Page 6 - BİLGE ÇINAR FULL son.cdr
P. 6

ÇınART                        ÇOCUKLAR İÇİN SAHNE TOZU                                                            ÇOCUKLAR İÇİN SAHNE TOZU                                                     ÇınART






              Hakkâri ili, Yüksekova ilçesinde başlayan sınıf öğretmenliği hayatımda birinci yılımı henüz                     Ancak  Hilal'i  sahneye  çıkma  konusunda  ikna
       tamamlamıştım. Tam bir yıl bile olmamıştı hatta yaz tatilindeydik. 2003 yazının sıcak bir ağustos                      etmenin çok zor olacağı   konusunda birleşiyordu
       günüydü. Dört arkadaş Orhangazi'den yola çıkıp Gemlik tarafından başlayıp Yalova istikametinden                        ortaokul  öğretmenlerimiz.  Hilal  kendi  halinde,
       Orhangazi'ye dönecektik. Armutlu civarındaki koylarda Marmara'nın en duru sularının keyfini çıkarıp                     sessiz; sorulursa cevap veren, çok da aktif olmayan
       serinleyecektik. Sabah planladığımız gibi düştük yollara Gemlik Körfezi'nden. Serin sularda kulaçlar attık.            öğrencilerimizdendi.  Bu  nedenle  seyirci  karşısına
       Esenköy, Çınarcık yolundan dönüşümüz başladı. Kocadere köyünü geçerken tam okulun önünde durdu                         çıkıp bir tiyatro oyununda rol almak istemeyeceğini
       arabayı kullanan arkadaşım Sinan. Kocadere'de okul bahçe kapısının sağında bir çeşme vardı eskiden.                    düşünüyordu arkadaşlarım. Haklı da çıktılar.
       Sinan da “Bir su içelim arkadaşlar, yüzümüzü yıkayalım.” dedi. Hep beraber inerek elimizi, yüzümüzü buz
       gibi suyla yıkadık, kana kana içtik suyumuzu. Çeşmenin üstündeki ıhlamur okul bahçesindeydi. Çocukluk                         Hilal  ilk  konuşmamızda  belli  belirsiz  ses
       arkadaşım Ömer de Van Erciş'te sınıf öğretmeniydi benim gibi. “Kardeşim bahçesinde böyle ıhlamurlar                    tonuyla  “Ben  çıkmam,  istemem  öğretmenim.”
       olan okullarda çalışmak bize de nasip olur mu?” diye sordu. “Kısmet, Ömer Hocam; ıhlamur olmasa da bu                  demişti. İstemediğini söylerken bile sesi titriyordu.
       çeşmeden su içmeye geliriz yazları.” diyerek devam ettik yolumuza.                                                     Daha önce hiç konuşmadığı, dersine bile girmeyen

                                                                                                                              bir  öğretmen  ondan  tiyatro  oyununda  görev
                         Dünya Tiyatro günümüz kutlu olsun                                                                    karşılamak gerekirdi. Ben de o gün ısrar etmesem de
                                                                                                                              almasını  istemişti.  Bu  heyecanı  da  normal

                                                                                                                              teklifimi bir kez daha yineleyerek şansımı bir kez
                                                                                                                              daha deneyecektim. İyi ki de denemişim. Aradan bir
                                                                                                                              hafta geçmişti. Bahçede nöbetçi olduğum bir gün
                                                                                                                              Hilal'i gördüm. Tekrar konuşup oyunumuzdan bahsettiğimde “Tamam öğretmenim, bir deneyeyim.” dedi.
                                                                                                                              Belki de kendi sınıfından yakın olduğu arkadaşlarının da ekibe dahil olduğunu görünce katılmak istemişti.
                                                                                                                              Nedeninin benim için hiçbir önemi yoktu. Kabul etmişti ya, yeterliydi. Ekibimiz tamamdı artık.


                                                                                                                                     “Sahne!” deme zamanı gelmişti bizim için. 23 Nisan akşamı Kocadere İlköğretim Okulunun klasik
                                                                                                                              haline gelen gece programının sonunda oyunumuzu sahneleyecektik. Programdaki akış tamamlanmış sıra

                                                                                                                              “Mahallenin Muhtarları”na gelmişti. Hepimiz hazırdık. Benim, kimse görmeden son bir küçük bir dokunuş
              Aradan üç yıla yakın zaman geçti. Sanki o körfez turunda içimize doğmuş gibi, 2005 yılı Eylül'ünde
       Kocadere'ye atandım. O mis kokulu ıhlamurdan da buz gibi sudan da tattım diğer öğretmenlerimiz gibi. Altı              yapmam gerekiyordu Hilal'e. Arap Bacı'ydı nihayetinde. İsmine layık olmalıydı. Siyah ayakkabı boyasıyla
       yıl boyunca Kocadere'nin meşhur elmasını da bol bol yedim. Geçirdiğim altı yıl çok özel oldu benim için.                                                                    simsiyah boyamıştım herkes yerini almadan. Kendisi
       Elmadan da ıhlamurdan da çok daha hoş tat bırakansa bir öğrencimin hayat serüvenindeki yolculuğuydu.                                                                        bile yabancıydı kendine artık. Sahne sırası geldiğinde
                                                                                                                                                                                   dekorun  arkasından  sesi  geliyordu  önce  “Huuuu
              Hilal…                                                                                                                                                               hanımışıııı!” repliğini atıp sahneye girdiği anda kahkaha
              Hilal, benim öğrencim değildi aslında. O sene ortaokul yedinci sınıftaydı. O yıllarda ilköğretim                                                                     tufanı kopmuştu seyirciler arasında. Arkasından çok
       okulu olduğumuz için ilkokul ve ortaokul olarak bir aradaydık. Okula giriş çıkış saatlerimiz, tene üs                                                                       güçlü bir alkış. Sahneye adımını atar atmaz gelen bu
       saatlerimiz aynıydı. Aynı kantini, aynı bahçeyi kullanıyorduk. Hilal'i sık sık                                                                                              antrakt alkışı çok az oyuncuya nasip olur derler. Hilal'e

       görüyordum. Her sene olduğu gibi o sene de öğrencilerle bir tiyatro oyunu çıkarmak niyetindeydim.                                                                           de  nasip  olmuştu  o  an.  Sahnesi  bitip  kulise
       Sahnelemeyi düşündüğüm oyun, Geleneksel Türk Tiyatrosu'nun önemli eserlerinden Kanlı Nigar'ın değişik                                                                       döndüğünde  “Çok  güldüler  hocam.”  dedi.  “Çok  iyi
       bir uyarlamasıydı. Bir nevi Karagöz-Hacivat, Kavuklu-Pişekar hikayesi. Bu oyunu, İmparatorun Yeni                                                                           oynadın sen de ama.” dedim. Oyunumuzun finalinden

       Elbiseleri (Kral Çıplak) klasiğiyle birleştirerek “Mahallenin Muhtarları” isimli oyunu uyarlamıştım.                                                                        sonra selamlamada da seyirci tüm kadronun hakkını
                                                                                                                                                                                   vermişti. Çok eğlendiğimiz, seyircinin çok beğendiği bir
              Kanlı Nigar'ın kızı Bedide'nin dadısı Arap Bacı rolü için Hilal tam biçilmiş kaftandı. Yüzündeki simsiyah                                                            oyun  olmuştu.  Hatta  başka  bir  okula  turneye  bile
       boyayla “Huuu hanımışııı!” diye sahneye girişinde seyircinin vereceği reaksiyondan o kadar emindim ki…                                                                      gitmiştik.



         6                                                                                                                                                                                                                            7
   1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11