Page 37 - Hayata Dair | Sayı 63 / 2024
P. 37

Sağlık
Özellikle B vitaminleri ve K vitamini
üretimi, bağırsaktaki yararlı bakterilerin
işlevlerinden biridir. Aynı zamanda
bağırsak mikrobiyotası bağışıklık
sistemini destekleyerek vücudun
enfeksiyonlara karşı savunmasını
güçlendirir. Mikrobiyotanın sağlıklı
olması, faydalı bakterilerin çeşitliliği
ve sayısının sürekliliği anlamında
önemlidir. Mikrobiyotanın bu açıdan
sağlıksız olması ise mikrobiyotadaki
dengesizliğe işaret eder. Bağırsak
mikrobiyotası, çeşitli otoimmün
hastalıklarla bağlantılı bağışıklık
sistemi yanıtlarını şekillendirmek ve
modüle etmek için çok önemlidir. Yani
sağlıklı bir mikrobiyata, vücudu dış
tehditlerden koruyan ve genel sağlığı
destekleyen bir denge sağlar.
Bağırsaklarımız: İkinci Beyin
Vücuttaki birçok gerekli
nörotransmitter (nöronlar veya
nöronlar ile hücreler arasındaki iletişimi
sağlayan kimyasallar), bağırsak
mikrobiyotası tarafından üretilmekte
ve beyin de dahil olmak üzere canlı
vücudu üzerinde etki göstermektedir.
Bağırsağı da kapsayan ve kimi
araştırmacılar tarafından “ikinci
beyin” olarak adlandırılan enterik sinir
sistemi (ağızdan bağırsaklara kadar
uzanan sinir sistemi), bağırsakların
yönetim merkezi olan gastrointestinal
sistemdeki yaklaşık 100 milyon nöronu
içeren sistematik bir sinir ağıdır.
Genel yeme örüntüsüne bağlı
olarak bağırsak mikrobiyotası
bileşenleri, merkezi sinir sistemi ve
gastrointestinal sistem arasında var
olan çift yönlü karmaşık iletişim ağı
(bağırsak-beyin ekseni) aracılığıyla
bireyin metabolizmasını, kimyasını ve
fonksiyonlarını etkilemektedir.
Bağırsak ve beyin fonksiyonları
arasındaki ilişkinin sadece doğrudan
olmadığı, özellikle de stres gibi
temel bazı mekanizmaların bağırsak
fonksiyonlarını bozarak dolaylı etkileri
olduğu söylenebilir.
Buradan hareketle, depresyon gibi bazı
psikiyatrik bozuklukların tedavisinde
antidepresanın yanında bağırsakla
ilgili problemlerin giderilmesi için de
bazı tedavilerin uygulandığı, bunun da
beyne katkı sağladığı görülmüştür.
Kronik stresin, bağırsak kaslarında düzensiz kasılmaların oluşması gibi vücutta
birçok probleme neden olduğu veya hastalığı tetiklediği bilinmektedir.
Stres, merkezi sinir sisteminden bağırsaklara kadar bir dizi sinyal göndererek
bağırsak fonksiyonlarını etkileyebilir. Bu eksen aracılığıyla bağırsaklar, stres
hormonlarına karşı duyarlı hâle gelir ve vücut, sindirim süreçlerini değiştirir.
Özellikle kortizol gibi stres hormonlarının seviyesindeki artış, bağırsak
hareketlerini hızlandırabilir veya yavaşlatabilir. Bu da ishal veya kabızlık gibi
sindirim problemlerine yol açabilir. Aynı zamanda, stres sırasında bağırsak
mukozasının geçirgenliği artabilir. Bu da zararlı maddelerin kana karışma riskini
yükseltir. Bağırsakta bulunan yararlı bakteriler, stres altındayken dengesiz hâle
gelebilir. Bu durum, “disbiyozis” olarak adlandırılan bir bakteri dengesizliğine yol
açar ve bağırsakların bağışıklık sistemini etkileyen yapısını bozabilir. Bağırsak
florasındaki bu dengesizlikler, bağışıklık tepkilerini değiştirerek inflamasyona
neden olabilir.
Stresin uzun süreli etkileri bağırsak hastalıklarının ortaya çıkmasına da yol açabilir.
Özellikle irritabl bağırsak sendromu (IBS), stresin tetiklediği bir durum olarak bilinir
ve karın ağrısı, şişkinlik, gaz gibi belirtilerle kendini gösterir. Stresli durumlar,
bu semptomların şiddetlenmesine neden olabilir. Aynı zamanda, stres altındaki
kişilerde bağırsak iltihaplanmaları ve sızıntılı bağırsak sendromu gibi daha ciddi
bağırsak problemleri de gelişebilir.
Hayata Dair
35





















   35   36   37   38   39