Page 15 - SAYI3
P. 15
Bazı insanlar cyborgları uzak gelecekteki biyolojik olmayan Yapay Zeka (AI)
varlıklarıyla karıştırır. Aslında olay tam da böyle değildir. Cyborglar, robotların
insanlaşması olarak algılanmış olsa da aslında olay insanların robotlaşması üzerine
kurulan bir düşünce ve arayışı yansıtmaktadır. Peki gelecekte bizi ne bekliyor?
Gelin bu konuya günümüzde yaşayan bazı mühendis ve senaristlerin bakış
açılarından bakarak fikir sahibi olmaya çalışalım.
Öncelikle sizlere Ray Kurzweil'den bahsetmek istiyorum. Kurzweil şu anda
Google'da bir mühendislik direktörüdür, ancak bir Fütürist bir bağımsız olarak
konuşma özgürlüğüne sahiptir. 2030'larda insan beyninin buluta bağlanarak
doğrudan beyne yazılı mesajlar ve görüntüler (fotoğraflar) göndermemize izin
vereceğine inanıyor. Bu, beynimizin minik kılcal damarlarında dolaşan DNA
ipliklerinden yapılan nanorobotlarla mümkün olacağını düşünüyor.
Amerikalı bir kaya tırmanıcısı, mühendis ve biyofizikçi olan Hugh Herr 1982
yılının Ocak ayında kaya tırmanışı esnasında geçirdiği talihsiz bir kaza sonucu iki
ayağının da dizinden aşağısını kaybetmiştir. İlerleyen zamanlarda MIT Media
Lab'daki Biomechatronics grubuna başkanlık etmiştir. Doğal uzuvların işlevini taklit
eden biyonik uzuvlar yaratmaya başlamıştır. Hatta BIOM Ayak Bileği Sistemi adı
verilen dünyanın ilk biyonik alt bacağı olan kendi biyonik uzuvlarını da
tasarlamıştır. Burada his duyusu olan robot ayaklardan bahsediyoruz. Hugh Herr,
Tedx’de yapmış olduğu bir konuşmasında 21.YY’da insanların filmlere konu olan
kahraman insanlara dönüşebileceğini düşünen ve yapay kanatlarla uçma yeteneğine
bile sahip olabileceğini düşünen bir mühendistir ve hali hazırda bu düşünceleri
üzerine MIT’de çalışmalar yapmaktadır.
Ve en beğendiklerim arasında olan Charlie Brooker tarafından yapılan Black
Mirror dizisinden bahsedelim. Her bölümünde ayrı senaryoların işlendiği. Her
bölümde çağımızın üstünde gibi gözüken bulut teknoloji ve cyborgları bu kadar
işlemesine ne demeliyiz? Modern teknolojinin insanlar üzerindeki etkilerini ve
bunların nasıl kötü sonuçlandığını daha ileri teknolojilerin hayatımıza olumsuz
etkilerine her bölümde çok detaylı gösteren Charlie Brooker, aslında bizi bundan
birkaç yıl sonrasında, içinde bulunacağımız teknolojiye alıştırıyor olabilir mi?