Page 19 - Sarı Minimal Sanat ve Kültür Dergi Kapağı
P. 19

Öte  yandan  Seyyid  Burhaneddin,  Konya’ya

             gelişinden bir sene sonra Mevlânâ’yı dinî ilimlerde
             daha da ilerlemesi için Halep’e ve Şam’a gönderdi.
             Halep’te  Hallâviyye  medresesinde  ünlü  âlim
             Kemaleddin  İbnü’l-Adîm’den  dersler  aldı.  Aynı
             zamanda şehrin yöneticisi de olan İbnü’l-Adîm’in
             Mevlânâ ile özellikle ilgilendiği ve gördüğü üstün
             kabiliyet  sebebiyle  ona  medrese  programı  dışında
             da  hususi  dersler  verdiği  belirtilmektedir.  Daha
             sonra    Şam’a    giden    Mevlânâ     burada    da
             Mukaddemiyye Medresesinde eğitim gördü. Onun
             Şam’da  dört  ya  da  yedi  yıl  kaldığına  dair  farklı
             rivayetler vardır. Sonunda Arap dili ve edebiyatı,
             lügat, fıkıh, tefsir ve hadis gibi ilimler başta olmak
             üzere bütün akli ve naklî ilimlerden icazet almıştır.
               Ayrıca  onun  Şam’da  Muhyiddin  İbn  Arabi,  Sa’deddin-i  Hammûye,  Osman  er-Rûmî,
             Evhadüddin-i  Kirmani,  Sadreddin-i  Konevi  gibi  ileri  gelen  âlim  şeyhlerle  uzun  müddet
             sohbet ettiği de belirtilmektedir.
               Mevlânâ,  Şam’dan  döndükten  sonra  Seyyid  Burhaneddin  onu,“Ledün  ilminden  inciler
             saçması için” halvete girmesi gerektiğini belirtip hazırladığı bir hücreye koydu ve Mevlânâ’ya

             peş  peşe  kırkar  günlük  üç  “erbain”  çıkarttırdı.  Oğlu  Sultan  Veled’in  ifade  ettiğine  göre
             Mevlânâ,  Seyyid  Burhaneddin’in  ardından  yalnız  başına  halvet  ve  riyazet  hayatını
             sürdürmüştür.
              Bu arada irşad faaliyetlerinden geri durmamış; halka vaaz, medresede öğrencilere ders ve
             müritlerine sohbetler etmeye devam etmişti.
              Seyyid Burhaneddin’in 1241 yılında gerçekleşen vefatından beş yıl sonra Mevlânâ, Konya’da
             Şems-i  Tebrizi  (Şemseddin  Tebrizi)  ile  karşılaştı.  Bu  karşılaşmanın  Mevlânâ’nın  hayatında
             çok  önemli  değişikliğe  sebep  olduğu  hususunda  kaynaklar  ittifak  etmekle  birlikte  ilk
             karşılaştıkları  sırada  Mevlânâ’yı  derinden  etkileyen  olayın  ve  Şems  ile  aralarında  geçen
             konuşmanın mahiyeti hakkında farklı rivayetler bulunmaktadır.
               Bu  rivayetlerden  birine  göre  Şems,  Mevlânâ  ile  karşılaştığında  ona  şöyle  bir  soru  sordu:
             “Mücahede, riyazet, ilim tahsili ve tekrarından maksat nedir?”
              Mevlânâ buna, “Sünnet ve şeriat edeplerini bilmektir.” diye cevap verince Şems, “Bunların
             hepsi zahire müteallıktır.” demiş, Mevlânâ’nın, “Bunun üstünde daha ne vardır?” şeklindeki
             mukabelesine  de  “İlim  odur  ki  insanı  maluma  ulaştırır.”  diyerek  Senai’nin,  “Cehalet,  seni
             senden almayan bir ilimden daha kıymetlidir.” anlamına gelen beytini okumuştur.
               Mevlânâ  bundan  çok  etkilendi  ve  bu  olaydan  sonra  sürekli  Şems  ile  birlikte  zaman
             geçirmeye başladı. Oğlu Sultan Veled, Mevlânâ’nın Şems’le olan ilişkisini Kur’an-ı Kerim’de

             anlatılan Musa ile Hızır ilişkisine benzetmekte, Şems’in yüzünü gördüğünde sırların ona gün
             gibi aşikâr olduğunu belirtmektedir.
              Mevlânâ’nın müritleri çoğunlukla halk tabakasındandı; her sanat ve meslekten insan onun
             sema meclislerine katılıyordu(Mecâlis-i Seb'a kitabı).



                                                                                                            19
   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24