Page 7 - Başak Dergisi TEMMUZ 2021 4. Sayı
P. 7

Türk Tefekküründe Sufiyane Meşrep


                                   ve Hacı Bektaşı Veli




            Günümüzde düşünce tarihi üzerine                  bilmemek gaflet olarak ifade edilebilir. Modern
            düşünüldüğünde genellikle kürenin Batı’sında      dünyada modern insanın arifliği ya da kadim
            cereyan eden olayların öne çıktığını görebiliriz.   metafiziği anlaması oldukça zorlaşmıştır.
            Öncelikle düşünme biçimlerinden hangisine         Dolayısıyla Yunus’un dizelerini layıkıyla
            atıf yapıldığı burada öne çıkmaktadır. Düşünme    yorumlamak her geçen gün zorlaşmaktadır.
            üzerine düşünürken çok da tafsilata girmeden             “İlim ilim bilmektir
            bu bahis bağlamında düşüncenin günlük,                   İlim kendini bilmektir
            kişisel ve yerel olanla değil evrensel ve ussal          Sen kendini bilmez isen
            olanla ilgili olduğunu belirtelim. Uygarlık              Ya bu nice okumaktır”
            tarihinde dönem dönem belli coğrafyalar ve               Şimdi doğuda medeniyeti irfanının
            kültür daireleri öne çıkmaktadır. Bu da çağa      temel kollarından tasavvuf ve tasavvufun
            özgü algılama biçimlerine etki etmektedir.        köşe taşlarından Hacı Bektaşi Veli hakkında
            Zamanı ve mekânı algılama biçimimizin Batı        konuşalım.
            merkezli olması bu anlamda ilginç bir örnektir.   Hacı Bektaş Velî, 13. yüzyılda yaşamış bir
            Coğrafya/mekân açısında dünya bütün bir batı,     mutasavvıf ve düşünürdür. O, Anadolu’yu
            yakın doğu, orta doğu ve uzak doğu olarak         Türkleştiren Türkmen gücünün hayatına şekil
            bölümlenmektedir. Yine zaman tasavvuru ile        veren bir halk lideridir. Bugün Hacı Bektaş
            ilgili olarak Batı uygarlığının gelişim çizgisi ile   Velî, Anadolu gibi Bulgaristan, Yunanistan,
            ilgili olarak orta çağ karanlık ve ilgili imgelerle   Makedonya, Bosna, Arnavutluk, Macaristan,
            zihinde canlanmaktadır. Buna karşın Batı dışı     Romanya gibi ülkelerde bile bilinen, saygıyla
            dünyanın bu Batı merkezli algılama biçimlerini    anılan bir önderdir.
            benimsediği görülmektedir.  Hal böyleyken         Osmanlı Devleti Balkanlar’a geçince Bektaşî
            Doğu’da gelişen uygarlığın kendi paradigması      düşüncesinin eşitlikçi, insancıl özünden
            içinde algılanmasının önemi ortaya çıkmaktadır.   yararlanır. Bugün bile Balkan ülkelerindeki
                   Doğu’da bugünkü anlamda bilime tam         Bektaşî dergâhlarına Hristiyan halkın saygı
            denk düşmese de büyük oranda karşılayan           duyması, işte bu düşünce genişliğinden
            bir kavram olarak ilim vardır. Matematik ve       kaynaklanmaktadır.
            astronominin doğulu kökenleri ile beraber antik   Hacı Bektaş Veli’nin düşüncelerinin içinde
            dönem felsefesinin özümsendiği kısa da süren      dünya tarihinde insanların yükseldikleri çağlarda
            İslam Rönesans’ını ve devamındaki geleneği        sıkı sıkıya sarıldıkları ve engin bir heyecanla
            tasavvur etmeye çalışalım. Doğuda ilimle          besleyerek yepyeni bir dinamizm hâline
            beraber en az onun kadar önemli bir kavram        getirdikleri değerlerin tamamı yer almaktadır. Bu
            olarak irfan ortaya çıkar. İlimle uğraşana alim,   değerleri Türkçenin üstün söyleyiş yeteneği ile
            irfan sahibine arif denmektedir. Günümüz          vecizeleştirmiş, binlerce çiçekten topladığı özü,
            Türkçesinde alimi bilgin ya da bilim insanı,      insanımıza sunarak Anadolu’da Selçukluların son
            arifi ise bilge karşılayabilir. İlimle uğraşılır irfan   dönemlerinde ortaya çıkan çürümeyi yok ederek
            sahibi olunur dememizin tesadüf olmadığını        yeni bir dirilişi yaratmıştır.
            ekleyelim. Bilim felsefesinde bilgi bilen özne    İnsanlığın beynini ve kalbini yeniden kuşatmak
            ile bilinen nesne arasında ortaya çıkan ilişki    için onun izlediği yola ihtiyaç vardır. Hacı
            olması bakımından kendi dışımızda olanı           Bektaş Veli’nin tarihin tozlu sayfaları arasında
            bilmektir. Bu yüzden alim, bilgin, bilim insanı   kalan özelliklerini üzerindeki toz bulutları
            dünyayı bilmeye çalışır. Buna karşılık irfan ya   açılarak gerçek yüzü ile gün ışığına çıktığı zaman
            da bilgelik sahip olunan bir şeydir çünkü bilen   bütün dünyada daha aydınlık, daha dinamik ve
            özne bizzat kendisini tanımaya çalışır. Dışarının   daha güçlü bir yeni medeniyetin oluşacağını
            bilgisine sahip olmama hali cehalet iken kendini   söyleyebiliriz.



                                                                                                                   7
   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12