Page 9 - Başak Dergisi TEMMUZ 2021 4. Sayı
P. 9

Avrupa Orta Çağın karanlığında boğulurken   dedikodu yapmazlar. Başka insanların arkasından   Murat döneminin Ayasofya camii vaizlerinden   İmam Ali’dir ulumuz.
 Anadolu en aydınlık dönemlerinden birini   onların kötülüğünü istemezler. Böyle insanları   Kadızâde Mehmed Efendi tarafından ateşlenmiş,   Erenlerin çoktur yolu
 yaşamaktaydı. Çünkü Anadolu, sığ ve çaresiz   yetiştirmek ise çok kolay değildir. Bunun için   onun görüşlerine sahip çıkan selefîlik   Cümlesine dedik belî
 bir daralmanın içine düşmemiş, evreni ve insanı   uzun ve yorucu bir eğitim, sabır gerekmektedir.   iddiasındaki ulema Kadızâdeliler diye anılmıştır.   Gören bizi sanır deli
 bir düşünerek bilinenin dışında yeni ve geniş bir   Olgun insan olmak için önce bunu gönülden   Kadızâde Mehmed Efendi ve takipçileri İbn   Usludan yeğdir delimiz.
 evren oluşturdu.  istemek gerekmektedir. Daha sonra aklımızı   Teymiyye’nin tesiri altında tasavvufun bid’at   Tevhîd eden deli olmaz
 Anadolu’da Türk Hümanizmini anlamak için   kullanarak tüm çevremizde gördüğümüz,   olduğuna hükmetmişler; semâ ve devran zikrine;   Allah diyen mahrum kalmaz
 12. yüzyıl Bağdat’ını iyi tanımak gerekir.   dokunduğumuz, kokladığımız maddi ulusların   ezanın, mevlidin, Kur’an-ı Kerim’in makamla   Her seher açılır, solmaz
 Bağdat merkezli geliştirilen anlayışta, öz yerine   hepsini anlamaya çalışmamız gerekmektedir.   okunmasına, karşı çıkmışlardır. Tütünü ve   Bahara erer gülümüz.
 detay, olduğu gibi görünmek ve görmek yerine   Daha sonra bilgi eksikliklerimizi hızla ortadan   kahveyi haram kabul ederler. Bu ve benzeri iddia  Muhyî sana olan himmet
 takiye esas alınmıştır. 13. yüzyılda hayatı   kaldırmalıyız. Daha sonra ise aklımız ve   yahut itirazlarına muhalif olanları tekfir ederek    şık isen cana minnet
 karmaşıklaştıran ve yorumlamaya çalıştıkça   bilgimizi kullanarak irfan (erdem) sahibi   yani kafir sayarak onların katlini vacip görürler.   Elif Allah, mim Muhammed
 yaratılış özüne ters düşüren anlayışlar karşısında   olmalıyız. Böylece nefsimizin bize yaptırdığı   Halvetilerden Muhyi mahlaslı Bezcizade   Kisvemizdedir dâlimiz.
 yeni umut kapılarına ihtiyaç duyuluyor, böyle   aşırılıklardan ve kötülüklerden sakınmış oluruz.   Mehmed Muhyiddin yine sufiyane meşrebince   (Muhyi)
 bir kapıyı açacak kimsenin ise çağlar ötesine   İrfan sahibi olan bir insan artık bütün nesneleri,   Kadızade’ye ve Kadızadeliğe cevabını verir:  Burada zahid olumsuz manasıyla bağnaz,
 geçeceği biliniyordu. Detayda boğulan ve   yaratılmış her şeyi sever ve artık hiç kimseye   Zâhid bize ta’n eyleme  mutsuz, dünyadan elini çekmek adına herkese
 bir çıkış yolu arayan insana aslolanı sunmuş,   kötülük yapmaz. İşte böyle bir insan Tanrı   Hak ismin okur dilimiz.  dünyayı dar eden kişidir. Elbette zühd sahibi
 detaylarda boğulmamasını öğütlemiştir.  dostudur. Onun için sonsuz bir mutluluk vardır.  Sakın efsane söyleme,  olarak Zahid bu anlamda değerlendirilemez. Yine
 “Hararet nardadır sacda değildir.   Hacı Bektaş Velî’ye göre yaratılanların hepsine   Hazret’e varır yolumuz.  devamında tan eyleme yani bizi kınama, hak
 Keramet baştadır taçta değildir   bir gözle bakmak gerekir. Yaratılmışlarda eksik   Sayılmayız parmağ ile  ismin okur dilimiz yani senin bizi kınadığın hatta
 Her ne ararsan kendinde ara  ve kusur görenlerin asıl kusuru yaratıcıda değil   Tükenmeyiz kırmağ ile  tekfir sebebi saydığın işler hakkı anmaktır…
 Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da değildir.”  kendi bakışlarında aramaları gerektir. Çünkü   Taşramızdan sormağ ile  Geçmişten günümüze Kadızadeliler vardır ve var
 Yukarıdaki sözlerden de anlayacağımız gibi özü   yaratıcıda eksik aramak büyük bir kibirlilik   Kimse bilmez ahvâlimiz.  olacaktır.
 ve gerçeği bulmak gerekmektedir. Öz olan ve   ve yaratıcıyı beğenmemektir. Hacı Bektaş   Halvetî yolun güderiz  Sizleri, irfana ulaşmak ve korumak dilekleriyle
 gerçek olan ise dış görünüşte değildir. Bir ocağın  Velî’nin bu düşüncelerini benimseyen ve   Çekilip Hakk’a gideriz  ve Ayşe Canan Göçgeldi’nin Zahit Bizi Tan
 üzerine kapatılmış olan sac değil görünenin   uygulayan öğrencileri Asya ve Avrupa’da birçok   Gazay-ı ekber ederiz  Eyleme icrasıyla baş başa bırakıyoruz.
 arkasındaki gerçeği elde edebilmelidirler. İnsanın  bölgeye giderek bu güzellikleri tüm insanlarla
 kılığı kıyafetinde bir keramet yoktur. Keramet   paylaşmışlardır. Bu yüzden paylaştıkları
 başın içindedir. Yani akıldadır.  düşünceleri onları hâlen unutulmadan yaşatan
 Hacı Bektaş Velî, düşüncesinin özüne insanı   güzelliklerdir. Aradan yüzlerce yıl geçmesine
 koymuştur. Ona göre, yaratılmışların tümü   rağmen insanların onların türbelerini saygıyla
 güzeldir. Çünkü yaratıcı, yaratış gücünü elinde   ziyaret etmeleri bunun en önemli kanıtıdır. Bizim
 tutan Tanrı kötü şey yaratmaz. Öyleyse bütün   de onları anarak değil onları anıp düşüncelerini
 yaratılmışlar yaratandan ötürü sevilmelidir.  yaşayarak olgunlaşmamız gerekmektedir.
 Hacı Bektaş Velî’ye göre insanlar arasında      İrfan sahibinin yani arif olanın sahip
 eşitliğin yanında bir de farklılık vardır.   olması gereken özelliklerden en önemlileri olarak
 Bu farklılıkların başında insanların dış   nezaket, zarafet, edep esasında çelebi bir yaşamı
 dünyalarından çok iç dünyaları gelmektedir. Her   gerektirir. Bildiğiniz gibi çelebi Türkçe çalab
 insanda iyilik ve kötülük, güzellik ve çirkinlik,   sözcüğünden gelir ki tanrı demektir. Çelebilik
 yalancılık ve dürüstlük, cömertlik ve cimrilik,   sufiyane bir yaşam biçimi olarak günümüzün
 hoşgörü ve bağnazlık gibi birbirine zıt birçok   centilmenlik kavramı ile ilişkilendirilebilir.
 davranış bulunmaktadır. Bu davranışlardan   İnce, rafine zevkeler sanat ve bilhassa müziğe
 olumluyu benimseyen insanlar aynı zamanda   verilen önem ile birlikte tabii. Sufilerin müziği
 Tanrı dostudurlar. Her insan bu yolda çaba   çeşitli zikir ve danslarla kendini göstermektedir.
 gösterip eğitim yaptığı zaman kısa veya uzun bir   Mevlevilik, Halvetilik ve diğer tasavvufi yolların
 zaman dilimi içinde olgun insan olabilir.  birbirine benzer şekillerde bu geleneği temsil
 İşte yeryüzünde değer vereceğimiz,   ettiğini görebiliriz. Tabii bu dünya görüşü
 çoğalmalarını sağlayacağımız insanlar bu   toplumun tamamı tarafından benimsenmediği
 olgun insanlardır. Onlar dini ve milliyeti ne   gibi hoş karşılanmayabilir de.
 olursa olsun hiçbir yaratılmışa zarar vermezler,   Bir örnek: Osmanlı Devleti’nde Sultan 4. IV.




                                                                                                                   9
   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14