Page 13 - Başak Dergisi TEMMUZ 2021 4. Sayı
P. 13

Dr. Öğretim Üyesi Berker KURT ile Söyleşi: Kariyer İnşaası ve Akademik Dünya


                tabii ki uç örnekler olabilir ama durum üç aşağı beş yukarı böyle. Buna biraz da bilimsel bir
                açıklama getireyim: Maslow’un ihtiyaç hiyerarşisine göre bir tarafta bütün fizyolojik, gü-
                venlik gibi temel ihtiyaçları karşılanmış, piramidin en tepesindeki kendini gerçekleştirmeye
                doğru rahat adımlarla ilerleyen bir çocuk; diğer tarafta fizyolojik ihtiyaçlarının karşılanma-
                sında zorluk çekilen diğer çocuk. Ne yazık ki insanlar eşit doğmuyor. Öyleyse bu gerçekleri
                kabul edip daha en başından pes mi edelim? Hayır, kesinlikle bunu söylemiyorum. Hatta asıl
                başarının burada başladığını düşünüyorum: Vazgeçmemek. Kendimi tanıtırken yüksek lisans
                sınavlarına birçok kez girdiğimi söylemiştim. Normalde bu sınavlara bir veya en fazla iki kez
                girersin, olmayacağını kabul eder, başka yola gidersin. Veya doktora başlamak için yabancı
                dil puanı almanız gerekir. Bir iki denemeden sonra, olmayacak, deyip yine vazgeçersiniz. Dil
                sınavına kaç kez girdim ve yenildim, inanın sayısını hatırlamıyorum. Ama nihayetinde geç-
                tim. Bu anlattıklarım çoğu insan için önemli olmayabilir ama benim için, kendi şartlarımda
                veya onlarca vazgeçeni gördükten sonra kesinlikle bir başarıydı.

                        Konuya geri dönüyorum ve kariyer inşasında birinci ve buna bağlı ikinci maddemi
                ortaya koyuyorum: Vazgeçmemek ve başarısızlıkla mücadele etmek.  Üçüncü önemli mad-
                demi de “hatalardan ders almak” olarak belirliyorum. Dil öğretimi üzerine çalıştığım için
                hatanın ne kadar önemli ve öğretici olduğunu açık olarak görebiliyorum. Derslerimi, genelin
                yaptığı hatalar üzerine planlayıp kalıcı bir öğrenmeye imkân sağladığım düşüncesindeyim.
                Hata, aynı zamanda bir uğraşın, çalışmanın veya farkındalığın da kanıtı. Yemeğin tuzunu
                ayarlayıp ayarlayamadığını anlaman için yemek yapman lazım, değil mi! Öyleyse hata ke-
                sinlikle pragmatist.

                        Maddeleri çoğaltmak mümkün ama ben son bir maddeye daha değinmek istiyorum:
                duyuları ve duyguları önemsemek. Öğretimi duygulara dayanmayan hiçbir bilginin kalıcı
                olacağına inanmıyorum. Yani, gerçek bir öğrenme için aklın, kalbin ve bedenin birlikte ça-
                lışması gerektiğini düşünüyorum. Eğlenerek, yaparak ve yaşayarak öğrenmedeki temel sır
                da aslında budur. Bununla ilgili kısa bir anımı anlatarak devam edeyim: Türkçe öğretmenliği
                ikinci sınıftaki Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı dersinde öğrencilerime ilkokul
                veya ortaokul yaşantılarında unutamadıkları bir anıyı anlatmalarını isterim. Ya en mutlu ol-
                dukları ya da en üzüldükleri bir anı anlatırlar. Ya Fen Bilgisi dersinde sınıf huzurunda yaptık-
                ları bir deneyi anımsarlar ya da Türkçe veya İngilizce dersinde oynadıkları bir skeci. Sonuç
                olarak duyuları ve duyguları önemsemenin öğrenmenin veya başarılı olmanın önemli temel-
                lerinden olduğunu düşünüyorum.


                        Az önce son madde demiştim ama, bir iki maddeden de bahsetmeden geçemeyece-
                ğim. Okumak, merak etmek ve kişinin kendisinin veya yeteneklerinin farkında olması başarı
                inşasında çok önemli yere sahip diğer unsurlar. 57 yıllık ömründe resmi kayıtlara göre 4000’e
                yakın kitap okumuş bir Ata’nın evlatlarıyız. Bilgeliğin, fıtratla olduğu kadar, okumayla da
                ilgili olduğunun en somut örneğidir Ata’mız.




                Okuyucularımızın veya öğrencilerimizin, başarı, okumaya bağlanmasa olmaz, dediklerini
                duyar gibiyim. Öyleyse onları rahatlatacak bir cevap daha vereyim: Nice halk ozanlarımız
                var ki belki tek kitap bile okumadılar veya ümmiydiler ama bir sözlerini, bir dizelerini nice
                alimler binlerce kitapla açıklayamadılar. Onlardaki bilgeliğe sahipseniz okumayabilirsiniz.






   12
   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18