Page 195 - Bana Kavgayı Öğret Usta Kitabı...
P. 195
tiler. Yıldız o sırada Ali’nin yüzündeki ve kollarındaki
morlukları ve bileğinde kelepçe izlerini görmüştü. Yıldız
Hüsnü’ye Ali’nin durumunu, morluklarını anlattı. Ara-
larında, idil okula gittikten sonra konuşuruz, diye anlaş-
tılar. Kahvaltı hazırlanmıştı. Hep birlikte kahvaltı
masasına oturdular. Ali İdil’le şakalaşıyordu. Yemek ye-
meyi sevmeyen İdil, normalde kahvaltı yaparken çok
mızmız olmasına rağmen, yanında Ali abisi olduğu için
büyük bir iştahla yiyordu. Kahvaltılarını bitirdikten sonra
İdil’in servis saati gelmişti. İdil gitmeden önce oturduğu
koltuğa çıkarak vedalaşmak için çok sevdiği Ali abisinin
boynuna atladı. Ali gördüğü işkencelerden kaynaklı canı
yansa da belli etmemeye çalışıyordu, fakat Yıldız ve
Hüsnü Ali’nin canının yandığını sezerek İdil’i tatlı sert
uyardılar. İdil’in yüzünde Ali abisini bırakıp okula gide-
ceğinden kaynaklı üzgün bir ifade oluşmuştu. Her sabah
büyük bir sevinçle okula giden İdil bu sefer okula gitmek
istemiyordu. Yıldız İdil’i okul servisine bindirdikten
sonra hızla eve döndü. Hüsnü ve Ali kahvaltı masasına
oturmuşlar sohbet ediyorlardı o esnada Yıldız Hüsnü’ye:
-Gel önce kahvaltı masasını toplayalım, dedi.
Ali yardım etmek için kalkmaya çalışsa da buna izin
vermediler. Masayı toplamalarının ardından Yıldız sa-
lona girdi.
-Bekleyin ben birer kahve yapıp geliyorum.
Elinde kahvelerle salona geldi. Ali her zaman sade
kahve içer, Yıldız o her geldiğinde mutlaka sade kahve
193