Page 11 - Nabız Birinci Sayı_Neat
P. 11
Hastalık Teşhisi Kondu: Siroz
Bütün bu faaliyetlerden sonra köşk kırmızı karıncalardan temizlendi ama Atatürk’ün kaşıntıları yine geçmedi.
SON GÜNLERINDE ATATÜRK... Bunun üzerine yurt dışından doktorlar getirtildi. O sırada Atatürk’ün karnında çok miktarda su toplan-
maya, bu su şiddetli rahatsızlık vermeye başlamıştı. Doktorlar yaptıkları muayene neticesinde hastalı-
ğa teşhis koymuşlardı. Bütün belirtiler, hastalığın “Siroz” olduğunu ortaya koyuyordu. Doktorlar
hastanın karaciğerinin artık vazifesini yapmadığını, zehirlenmenin başladığım, vücuttaki yağların
tamamen eridiğini, şimdi de etlerin erimekte olduğunu söylüyordu.
22 Eylül 1938
Ağustos 1938’de hastalık iyice artmış, Atatürk’ün karnında çok miktarda su toplanmıştı. Bu yüzden Ata-
türk, ıstırap içerisindeydi. Sonunda bu suyun alınmasına karar verildi.Prof.Dr. Mim Kemal Öke, 7 Eylül
1938’de Atatürk’ün karnında toplanan suyu şırınga ile aldı. Karından 12 litre su çıkmıştı. Ne var ki bu
müdahaleden birkaç gün sonra karında tekrar su toplandı. Bunun üzerine 22 Eylül 1938’de yine Prof. Öke
karındaki suyu aldı. Bu defa da yaklaşık 12 litre kadar mayi çıktı.
Bu gibi çalışmalara, bütün bakım, tedavi ve ihtimamlara rağmen rahatsızlık günden güne şiddetleniyor,
Atatürk’ün karnında yine su birikiyordu.
Ekim başlarından itibaren yaşanan gelişmeleri Prof. Dr. Şehsuvaroğlu anlatıyor:
13 Ekim 1938
Karından yine su alındı. Çekilen su şişelere boşaldık-
ça Atatürk, “Bu kadar su aşağı yukarı bir gaz tenekesi
doldurur. Karın içinde taşınabilir mi?” diye sordu. On 11
buçuk litre dolayında su boşaltılmıştı. Su alınması sona
erince Atatürk, “Oh… Çok rahat ettim. Şimdi bana bir
kahve verin” dedi.
16 Ekim 1938
Dr. Neşet Ömer İrdelp Atatürk’ün geçen geceden beri bozulduğunu ve yine bundan evvel olduğu gibi
tenebbüh (üstün uyarlılık) arazı, fikirlerde karışıklık ve hareketlerinde gayri tabiilik meydana geldiğini
anlattı. Gece sıkıntılı ve uykusuz geçmiş. Bazen hiddet ve şiddet göstermiş. Sabah yatağından defi hacet
(büyük abdest) için bideye binmiş. Arkaya doğru yatak tarafına düşmüş. Lâkin kendini bilmiyormuş. Günü
ajitasyon çırpınma ile geçirmiş. Yatakta çırpınıyormuş; bağırmış, hiddet etmiş. Birkaç defa kusmuş. Saat
18.50’de tamamıyla kendisinden geçmiş.
Bir gün evvel 40 dakika kadar bayanlarla görüşmüş ve diğer bazı zevatı kabul etmiş. Şüphesiz
yorulmuştur. Odasına girdik. Yatakta yatıyor, kendini hiç bilmiyordu. Mütemadiyen bilhassa sağ bacağını
çekiyor. Kollarını oynatıyor, başının vaziyetini değiştiriyordu. Gözleri açık, bakış mânâsız idi, bazen:
‘‘Off!…’’’diyordu.
“Aman dil”
Bu günler için Dr. İ. A. Özkaya da şöyle diyor:
16 Ekim pazar günü saat: 14.30’u gösterirken Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp ile Prof. Dr. Mim Kemal Öke,
Atatürk’ün yattığı odanın koridorunda bazı ilaçları hazırlamaktaydılar. Atatürk ,yatağında oturmuş devamlı
olarak öğürüyordu. Bir taraftan da: “Bırak, bırak…” diye bağırıyordu.