Page 86 - 014 IMAN VE KUFUR MUVAZENELERI YENI.indd
P. 86

86                                   İMAN  VE  KÜFÜR  MUVÂZENELERİ





                                                                  ۪
                           ب     ن    ـ  ه ْ   ُا   א   ِز         َ
                                                َ ُ
                                     ْ َ ُ
                                            ُ
                             ْ ُ َ
                                 ْ
                                           ْ
                                                         ْ َ
                   Güzel değil batmakla gâib olan bir mahbûb. Çünkü; zevâle
                mahkûm,  hakîki güzel olamaz. Aşk-ı ebedî için yaratılan ve
                âyine-i Samed olan kalb ile sevilmez ve sevilmemeli.
                                                                 ِ
                            ب ُ ْ   ن     ــ  ه  و   دزرَا        َ
                                                       ُ
                                               َ
                                     ْ َ ُ
                                                   َ
                                                           َ
                                   َ
                             ْ
                                                    ْ
                                                          ْ ْ
                                              ْ
                                                      ُ
                   Bir matlûb ki, gurûbda gaybûbet etmeye mahkûmdur; kalbin
                alâkasına, fikrin merakına değmiyor. Âmâle merci' olamıyor; ar-
                kasında gam ve kederle teessüf etmeye lâyık değildir. Nerede kal-
                dı ki; kalb, ona perestiş etsin ve ona bağlansın kalsın?
                                                                ِ
                             د     ن       هدא     ا             َ
                                  ْ ْ َ ُ
                                                            َ
                                                    َ
                             ْ
                                             ْ َ َ َ
                                                        َ
                                ُ َ
                                                       ْ
                   Bir maksûd ki, fenâda mahvoluyor; o maksûdu istemem. Çün-
                kü; fânîyim, fânî olanı istemem; neyleyeyim?..
                                                                ِ
                             د  ـ   ن     د ه ْ اوز   ا          َ
                                            ْ
                                     ْ َ ُ
                                                        َ َ
                                                     َ
                                             َ َ
                             ْ
                                ُ ْ َ
                                                   َ
                                                       ْ
                   Bir ma'bûd ki, zevâlde defnoluyor; onu çağırmam, ona ilticâ
                etmem. Çünkü; nihâyetsiz muhtacım ve âcizim. Âciz olan, benim
                pek büyük derdlerime devâ bulamaz. Ebedî yaralarıma merhem sü-
                remez. Zevâlden kendini kurtaramayan nasıl ma'bûd olur?
                            ِ
                                                                   ِ
                                                      ِ ِ
                                                ٓ
                حور   ز    ﴾  َ  ۪ ِ  ا  ُ   ِ  ا    ﴿ ءا   ،دراد    دא
                                      ٰ ْ
                                                                         َ
                                              ُ َ
                                                                             ْ
                                                        َ
                      ْ َ َ
                                                            ْ َ َ
                                                                     ْ
                                                                              َ
                ْ ُ
                                           ّ
                                                                       َ ْ
                   Evet, zâhire mübtelâ olan akıl, şu keşmekeş kâinâtta perestiş et-
                tiği şeylerin zevâlini görmek ile me'yûsâne feryâd eder ve bâkî bir
   81   82   83   84   85   86   87   88   89   90   91