Page 125 - Bir Ölür Bin Doğarız - Kitap
P. 125
Saat 02.30
- Sinan’ın öldüğünü söylüyorlar. Lütfen bana haber geti-
rin.
- Amcabeyimi sorun…
Ölüm karşılarında. Kaygıları kendileri için değil, yoldaşları
içindir. İşte ölüm karşısındaki güçlülüğün, işte ölümün farklı,
devrimci kavranışının ifadesidir bu.
Zaman sabaha karşıdır. Ölüm biraz daha yakınlarındadır
artık. Biraz daha kucaklamışlar onu. Bu anda telefonda şunları
söyler Sabo:
- Düşünüyorum, yoldaşlarıma yardımcı olmak istiyorum.
Zorluyorum kendimi. Nasıl bulduklarını bilemiyorum… Bir
günlük olay…
İstanbul’un caddeleri, sokaklarıyla dosttu Sabo. Cuntanın
o güç yıllarında kurulmuştu bu dostluk. Sonrasında da devam
etmişti. 10 yılı aşkındır illegal koşullarda yaşıyordu. İlkeli, di-
siplinli, kurallıydı. En güç günlerde sahip çıkmıştı harekete. Ve
bugünlere ulaşmasında büyük pay sahibiydi. İlkeli, kurallı ya-
şamıyla yoldaşlarının, örgütünün güvenliği onun için her şey-
den önemliydi. Şimdi de yoldaşlarıyla paylaştığı aynı kaygıydı.
Düşünüyorlar. Kendilerini değil yoldaşlarını. Düşünüyor-
lar, canlarını değil, yoldaşlarının ve örgütlerinin güvenliğini…
Vefa, dostluk, yoldaşlık, bağlılık, ölümden önce geliyor onların
kavrayışında.
Kararlıdırlar ve cesur… Kuşatma dakika dakika daralır.
Kurşunlar, bombalar daha yakınlarına düşer. Ama korku yak-
laşamaz yanlarına, kararlılıkları gerilemez. Tereddüt geçmez
yüreklerinden ve beyinlerinden.
İlk telefonlarında “Çatışacağız. Evlerde, sokaklarda, Ma-
latya dağlarında şehit düşen yoldaşlarımız gibi, Hamiyetler, Ol-
125