Page 197 - Bir Ölür Bin Doğarız - Kitap
P. 197
TUTSAK AİLELERİNE KALKAN ELLERİ KIRACAĞIZ!
ESKİŞEHİR TABUTLUĞUNU YIKACAĞIZ!
YAŞASIN GENEL DİRENİŞİMİZ!..”
Artık ölümler konuşacak, ölümler konuşulacaktı.
Devrimcilerle, halk kitleleriyle oligarşi arasında tarihsel
bir hesaplaşma yaşanıyordu. Basit, kısa sürede sonuç almak
mümkün değildi bu direnişte. Büyük bedeller ödenecek, ama
faşizme geri adım attırılacak, devrimci mücadelenin gelişiminin
önü açılacaktı.
Tarih 3 Temmuz gününü gösterirken Süresiz Açlık Grevi
direnişi Ölüm Orucu ile bir üst boyuta sıçratıldı. ‘84’lerden bu-
güne gelen geleneklerle tarihsel bir sürece girildi. Savaş kızgın-
laşıyor, adım adım düşmanın üzerine yürünüyordu. Artık
düşman hücre hücre yenilecek, zafer şehitlerle kazanılacaktı.
“45 gündür sürmekte olan açlık grevi, 3 Temmuz 1996 ta-
rihinde Ölüm Orucuna dönüştürüldü. Bayrampaşa, Ümraniye
ve Sakarya Hapishanesi’nde kalmakta olan 30 DHKP-C, 9
TKP/ML, 10 TKP(ML), Bayrampaşa Hapishanendeki 7 MLKP,
6 TKEP/L, 2 TDP ve 1 Direniş Hareketi davası tutsağınca Süre-
siz Açlık Grevi, Ölüm Orucuna çevrildi. 5 Temmuz günü de
Buca, Bursa, Eskişehir, Çanakkale, Gebze, Aydın hapishanele-
rinde bulunan 23 DHKP-C, 10 TKP (ML), 6 TKP/ML, 4 MLKP,
2 TKEP/L, 1 TDP, 1 Direniş Hareketi tutsakları da Ölüm Oru-
cuna başladı.”
Parti, Ölüm Orucu görevini ortaya koyduğunda yüzlerce
Parti-Cepheli tutsak tüm eksik, hata ve zaaflarını bir kenara
bırakarak Ölüm Orucu gönüllüsü oldular. Bu büyük bir güçtü.
Büyük bir bağlılıktı. Bu, özgür tutsak mücadelesinin hangi nok-
talara ulaştığını, düşmanlarımızın neden korktuklarının bir ifa-
desiydi. Parti, Ölüm Orucu gibi onurlu bir görevi ilk ekip olarak
197