Page 50 - Bir Ölür Bin Doğarız - Kitap
P. 50
asırlar önce ölmüş olan Selahaddin Eyyubi’ye böyle seslenmiş-
tir. Kibir, küstahlık ve kin vardır emperyalistlerin bu sözünde.
Mezarın içindeki Selahaddin Eyyubi’ye böyle yaklaşan
emperyalistlerin, hayatın içindeki halka nasıl yaklaşacakları
açıktır. Emperyalist çıkarlarının üstünü “uygarlık” götürme ya-
lanıyla örterek bölgeyi işgal etmişlerdir. Oysa daha Fransa, İn-
giltere, Amerika diye bir yer yokken, Antakya dünyanın en
uygar yerleşim yerlerinden birisiydi.
Cemil Hayek, Fransız emperyalist güçlerinin işgali altın-
daki Hatay’ın Samandağ ilçesine bağlı Kabaharnup (Çanako-
luk) Köyünde yaşayan sıradan bir delikanlıydı. Ta ki yörenin
zengin bir ailesinin züppe oğlu, kız kardeşi Rozana’ya sarkın-
tılık yapana kadar. Bunu kabul edemezdi Rozana’nın ailesi.
Bizim insanımız namusuna değer verir. “Namus belası”na ölür,
öldürür, dağa çıkar, hesap sorar.
Zengin ve zalim asalak takımı, halka istediklerini yapabi-
leceklerini zannediyorlardı. Ama bu asalakların alçaklığına
karşı, halkın misilleme hakkı vardır. Ve Rozana’nın ailesi de bu
hakkı kullanır. Kızlarının namusunu kirletmeye kalkanlardan
hesap sormak için harekete geçerler. Çatışmalar yaşanır.
Bu tablo, emperyalist işgal güçlerinin hoşuna gitmez. Hal-
kın silahlanıp hesap sormaya kalkışmasına tahammül edemez-
ler. Halk, eğer kendi sorunlarını kendisi, hem de silahla
çözmeye kalkarsa, yarın sıranın kendilerine geleceğini de iyi
bilirler. Ve yaşanan çatışmaya, zenginlerin lehine olacak tarzda
müdahale ederler. Bu sırada, Cemil Hayek yaralı olarak yaka-
lanır.
Cemil Hayek, tutsak düşse de, zalimlerden aman dilemez.
Ah vah etmez, el etek öpmez. Onurunu ezdirmez. Tutsak alın-
mıştır, yaralıdır ama zavallı değildir. Boyun eğmeyi değil, firar
etmeyi düşünür.
50