Page 62 - Bir Ölür Bin Doğarız - Kitap
P. 62

tanrının bütün kulları, siyahlar ve beyazlar, Yahudiler, Hı-

              ristiyanlar, Müslümanlar, Budistler herkes el ele tutuşup
              eski bir zenci ilahîsini söyleyecekler:


                     Sonunda özgürüz! Sonunda özgürüz!

                     Şükürler olsun Tanrım!

                     Sonunda hepimiz özgürüz!” (Martin Luther King)

                     1 Şubat 1960, Pazartesi günü, Kuzey Carolina’nın Gre-

              ensboro şehrinde, o dönemin “7 Eleven”ı gibi olan ünlü

              kafe-market zinciri Woolworth şubesi, birazdan güneyde
              bir şeyleri kökten değiştirecek bir olayın tarihi anıtı olaca-

              ğından habersiz, normal bir iş günü yoğunluğu içindeydi.
              Kuzey Carolina A&T Üniversitesinden 4 siyah öğrenci, me-

              kâna girdiler.

                     Etraflarına biraz bakınan öğrenciler, bar şeklindeki

              tezgâh bölümüne otururken, önce kafedeki diğer müşteri-

              lerin, sonrasında ise tarihin dikkatini çekeceklerdi. Çünkü
              bu Woolworth, güneydeki birçok işletme gibi, “sadece be-

              yazlara” servis yapan bir kafe zinciriydi ve ilk defa dört

              siyah bu kuralı çiğniyordu.

                     Beyaz ve yaşlıca bir kadın olan garson hemen 4 gence

              yaklaştı. O dört öğrenciden Franklin Mc Cain, yıllar sonra
              o anı şöyle anlatıyor;

                     “Benim arkama düşen taraftan bize doğru yaklaşır-

              ken, elinde dikiş iğnesi ya da makas gibi kesici alet oldu-

              ğunu ve arkadan batıracağını düşündüm. Çünkü deri
              rengimiz sebebiyle, oturmamamız gereken bir yerde otu-

              ruyorduk.”

                     Siyahlara diş macunu veya ampul bile satmayan bu

              market-kafe zinciri, pizza mı servis ederdi? Garson kadın,




                62
   57   58   59   60   61   62   63   64   65   66   67