Page 524 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 524

ESK‹ ‹NSANLARIN MÜZ‹K TUTKUSU




                     Sanatın her dalı gibi müzik de sadece insana hastır. Bundan yaklaşık 100 bin yıl önce yaşamış olan in-
                     sanların müziğe karşı olan ilgisi, söz konusu kişilerin günümüz insanlarıyla hemen hemen aynı zevk-
                     lere sahip olduğunun bir başka göstergesidir. Bilinen en eski müzik aleti Libya'nın Haua Fteah isimli
                     yöresinde bulunan ve 70.000 ile 80.000 yıllık olduğu tahmin edilen kuş kemiğinden yapılmış bir flüt-
                     tür. 27  Ayrıca Doğu Kırım'da incelemelerin yapıldığı Prolom II isimli sitede 41 tane düdük bulunmuş-
                     tur. 28  Prolom II sitesinin ise 90.000  ila 100.000 yıl öncesine dayandığı keşfedilmiştir.           29


                     Ancak bu dönemin insanlarının müzik bilgisi bununla da kalmamaktadır. Bir müzikolog olan Bob
                     Fink, Kuzey Yugoslavya'daki bir mağarada arkeolog Ivan Turk tarafından 1995 Temmuzu'nda bulu-

                     nan, bir ayının uyluk kemiğinden yapılmış olan eski bir kemik flütteki delikleri analiz etti. Karbon tes-
                     tine göre yaşının 43.000 ile 67.000 yıl arasında olduğu düşünülen bu aletin 4 nota çıkardığını ve flütte
                     yarım tonlar ve tam tonların da olduğunu tespit etti. Bu keşif, sözkonusu insanların Batı müziğinin te-
                     mel formu olan yedi nota ölçüsünü kullandıklarını göstermektedir. Flütü inceleyen Fink, "eski flütün
                     üzerindeki ikinci ve üçüncü delikler arasındaki mesafenin, üçüncü ve dördüncü delikler arasındaki
                     mesafenin iki katı" olduğunu belirtmektedir. Bunun anlamı birinci mesafenin tam notayı, ona komşu
                     olan mesafenin de yarım notayı temsil ettiğidir. "Bu üç nota inkar edilemez bir şekilde diatonik ve mo-
                                                                                                          30
                     dern yahut antika olsun standart diatonik bir ölçekteki gibi ses çıkarır" diyen Fink, bunları kullanan-
                     ların müzik kulağı ve bilgisi olan insanlar olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.


                     Bütün bu eserler ve arkeolojik buluntular evrim teorisi tarafından açıklanması mümkün olmayan pek

                     çok soruyu gündeme getirmektedir. İnsanların maymunlarla ortak bir atadan geldikleri yanılgısını sa-
                     vunan Darwinizm bu soruların hiçbirini açıklayamaz. Örneğin, on binlerce yıl önce sözde hırıltılar çı-
                     karıp, hayvani bir yaşam sürdüğünü iddia ettikleri maymunumsu varlıkların neden ve nasıl sosyalleş-
                     meye başladıkları sorusu evrimciler için çok büyük bir açmazdır. Bu maymunumsuların neden ağaç-
                     lardan yere indikleri, nasıl iki ayakları üzerinde durmaya başladıkları, akıllarının ve yeteneklerinin ne
                     şekilde geliştiği gibi sorular karşısında evrim teorisi bilimsel ve akılcı cevaplar veremez. Bu konuda
                     ileri sürülen açıklamalar yalnızca birtakım ön yargılardan ve hayal ürünü hikayelerden ibarettir.


                     Evrimcilere "Dallardan dallara atlayarak dolaşan maymunlar, ne olmuştur da yere inmeye karar ver-
                     mişlerdir?" diye sorarsanız, bunu iklim koşullarının gereği diye cevaplarlar. "Diğer maymunlar da on-

                     ları taklit ederek yere inebilecekken, neden dallarda dolaşmayı tercih etmişlerdir? Ya da bu iklim ko-
                     şulları neden sadece bir kısım maymunu etkilemiştir? Aynı iklim koşullarında yaşayan diğer may-
                     munları yere inmekten alıkoyan nedir?" gibi ilk planda aklınıza gelen pek çok soru ise evrim teorisi
                     tarafından akılcı ve mantıklı bir şekilde cevaplanamaz. "Yere inen maymunlar nasıl olmuştur da iki
                     ayakları üzerinde yürümeye başlamışlardır?" diye bir soru sorarsanız evrimciler bu soruya da kendi-
                     lerince farklı açıklamalar getirmeye çalışırlar. Örneğin bazı evrimciler, diğer güçlü hayvanlardan ko-
                     runma ihtiyacı nedeniyle bu maymunumsuların arka ayakları üzerinde dik durmaya karar verdikleri-
                     ni söylerler. Ama bu açıklamaların hiçbiri bilimsel değildir.


                                                                        Öncelikle iki ayaklılığın evrimi diye bir şey söz konusu bile
                                                                         değildir. İnsan iki ayağı üzerinde dik yürür. Bu, başka hiç-
                                                                         bir canlıda rastlanmayan, çok özel bir hareket şeklidir. Bu-

                                                                         rada belirtilmesi gereken en önemli noktalardan biri iki
                                                                         ayaklılığın bir avantaj olmadığıdır. Zira, maymunların ha-
                                                                          reket şekli insanın iki ayaklı yürüyüşünden daha kolay,
                                                                          hızlı ve verimlidir. İnsan ne bir şempanze gibi ağaçlar ara-





                                                                            Neandertal ›rk›ndan bir insan taraf›ndan yap›lm›fl olan bu flüt, o dö-
                                                                            nemde Bat› müzi¤inin temel formu olan yedi nota ölçüsünün kulla-
                                                                            n›ld›¤›n› göstermektedir. Flütün yap›m› ayr›, kullan›lmas› ayr› bir bil-
                                                                            gi birikimi, kültür ve beceri gerektirmektedir.




                522 Yarat›l›fl Atlas› Cilt 2
   519   520   521   522   523   524   525   526   527   528   529