Page 586 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 586

SONUÇ























                       Zamans›zl›k Gerçe¤ini Göz Ard› Etmemek


                       Kitap boyunca incelediğimiz tarihsel ve arkeolojik bulguların da açıkça gösterdiği gibi Darwinistlerin
                  tarihin ve toplumların evrimi iddiası bir safsatadan ibarettir. Bilimsel hiçbir dayanağı olmayan bu iddiala-
                  rın gündemde tutulmasının temelinde ise materyalizmi ayakta tutma kaygısı vardır. Bilindiği gibi mater-
                  yalistler yaratılış gerçeğini reddetme yanılgısı içindedirler. Maddenin sonsuzdan beri var olduğunu ve

                  sonsuza kadar da mutlak bir varlık olarak kalacağını zannederler. Diğer bir deyişle kendilerince maddeyi
                  ilahlaştırırlar. (Allah'ı tenzih ederiz.) Oysa artık bugün bilimin ulaştığı son nokta, "evrenin yoktan var edil-
                  diği" yani yaratıldığı gerçeğini teyid etmekte, materyalizmi ve materyalist görüşe dayalı tüm teori ve fel-
                  sefeleri yalanlamaktadır.

                       Buna rağmen materyalistler, maddenin mutlak değil, yaratılmış olduğu gerçeğini bilimle çatışmak pa-
                  hasına da olsa kabul edemezler. Oysa ön yargılarından ve dogmalarından bir an için uzaklaşsalar onlar da
                  apaçık olan gerçekleri görebilecekler, materyalist telkinlerin üzerlerinde yaptığı büyü etkisinden kurtula-
                  bileceklerdir. Bunun için alışageldikleri bakış açısını bir kenara bırakıp, ideolojik taassuplardan kendileri-

                  ni arındırarak samimi düşünmeleri yeterli olacaktır.
                       İlk olarak düşünülmesi gereken konulardan biri de zaman kavramının asıl niteliği olmalıdır. Zira ma-
                  teryalistler maddenin yanı sıra, zamanın da mutlak olduğunu sanırlar. Ve bu yanılgı pek çok gerçeği gör-
                  melerine engel olur. Modern bilim, maddenin olduğu gibi, maddenin bir türevi olan zamanın da maddey-

                  le birlikte yokluktan var edildiğini ve zamanın da bir başlangıcı olduğunu ispatlamıştır. Aynı zamanda, za-
                  manın izafi (göreceli) bir kavram olduğu, materyalistlerin yüzyıllardır zannettikleri gibi değişmez ve sabit
                  olmadığı, değişken bir algı biçimi olduğu da bu yüzyılda ortaya çıkmıştır.


                       Zaman Kavram›n›n Asl›


                       Zaman dediğimiz algı, aslında bir anı bir başka anla kıyaslama yöntemidir. Bunu bir örnekle açıklaya-
                  biliriz. Bir cisme vurduğumuzda bundan belirli bir ses çıkar. Aynı cisme tekrar vurduğumuzda yine bir ses
                  çıkar. Kişi, birinci ses ile ikinci ses arasında bir süre olduğunu düşünür ve bu süreye "zaman" der. Oysa
                  ikinci sesi duyduğu anda, birinci ses sadece zihnindeki bir hayalden ibarettir. Sadece hafızasında var olan

                  bir bilgidir. Kişi, hafızasında olanı, yaşamakta olduğu anla kıyaslayarak zaman algısını elde eder. Eğer bu
                  kıyas olmasa, zaman algısı da olmayacaktır.
                       Ünlü fizikçi Julian Barbour, zamanın tarifini şöyle yapmaktadır:

                       Zaman eşyaların pozisyonlarını değiştirme ölçüsünden başka bir şey değil. Bir sarkaç sallanır, saatin kolları

                       ilerler. 91





                584 Yarat›l›fl Atlas› Cilt 2
   581   582   583   584   585   586   587   588   589   590   591