Page 597 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 597
Harun Yahya
Hayat›n Kökeni Sorunu
Darwin, kitabında hayatın kökeni konusundan hiç söz etmemiş-
ti. Çünkü onun dönemindeki ilkel bilim anlayışı, canlıların çok ba-
sit bir yapıya sahip olduklarını varsayıyordu. Ortaçağ'dan beri
inanılan spontane jenerasyon adlı teoriye göre, cansız madde-
lerin tesadüfen biraraya gelip, canlı bir varlık oluşturabilecek-
lerine inanılıyordu. Bu dönemde böceklerin yemek artıkla-
rından, farelerin de buğdaydan oluştuğu yaygın bir düşün-
ceydi. Bunu ispatlamak için de ilginç deneyler yapılmıştı.
Kirli bir paçavranın üzerine biraz buğday konmuş ve biraz
beklendiğinde bu karışımdan farelerin oluşacağı sanılmıştı.
Etlerin kurtlanması da hayatın cansız maddelerden türe-
yebildiğine bir delil sayılıyordu. Oysa daha sonra anlaşıla-
caktı ki, etlerin üzerindeki kurtlar kendiliklerinden oluşmu-
yorlar, sineklerin getirip bıraktıkları gözle görülmeyen larva-
lardan çıkıyorlardı.
Darwin'in Türlerin Kökeni adlı kitabını yazdığı dönemde ise,
bakterilerin cansız maddelerden oluşabildikleri inancı, bilim dünya-
sında yaygın bir kabul görüyordu.
Oysa Darwin'in kitabının yayınlanmasından beş yıl sonra, ünlü Fransız
Louis Pasteur, cans›z maddelerin
biyolog Louis Pasteur, evrime temel oluşturan bu inancı kesin olarak çü- hayat oluflturabilece¤i inanc›n›
rüttü. Pasteur yaptığı uzun çalışma ve deneyler sonucunda vardığı sonucu y›kt›.
şöyle özetlemişti: "Cansız maddelerin hayat oluşturabileceği iddiası artık
kesin olarak tarihe gömülmüştür." 2
Evrim teorisinin savunucuları, Pasteur'ün bulgularına karşı uzun süre direndiler. Ancak gelişen bi-
lim, canlı hücresinin karmaşık yapısını ortaya çıkardıkça, hayatın kendiliğinden oluşabileceği iddiası gi-
derek daha büyük bir çıkmaz içine girdi. Bu konunun detaylarını kitabın ilerleyen bölümlerinde incele-
yeceğiz.
Genetik Sorunu
Darwin'in teorisini çıkmaza sokan bir diğer konu ise kalıtım oldu. Darwin'in teorisini geliştirdiği dö-
nemde canlıların özelliklerini sonraki nesillere nasıl aktardıkları, yani kalıtımın nasıl gerçekleştiği tam
olarak bilinmiyordu. Bu nedenle kalıtımın kan yoluyla sağlandığı gibi ilkel düşünceler yaygın kabul gö-
rüyordu.
Kalıtım hakkındaki bu belirsizlik, Darwin'in de teorisini geliştirirken tümüyle yanlış birtakım var-
sayımlara dayanmasına neden oldu. Darwin "evrim mekanizması" olarak temelde doğal seleksiyonu
gösteriyordu. Ama doğal seleksiyon tarafından seçilecek olan "yararlı özellikler" nasıl ortaya çıkacak ve
nesilden nesile nasıl aktarılacaktı? İşte Darwin bu noktada Lamarck tarafından ortaya atılmış olan "ka-
zanılmış özelliklerin sonradan aktarılması" tezine sarıldı. Evrim teorisini savunan bir araştırmacı olan
Gordon R. Taylor, The Great Evolution Mystery adlı kitabında Darwin'in Lamarckizm'den yoğun biçimde
etkilendiğini şöyle anlatır:
Lamarckizm, kazanılmış olan özelliklerin kalıtsal olarak aktarılması olarak bilinir... Darwin'in kendisi, açık
konuşmak gerekirse, böyle bir kalıtımın gerçekleştiğine inanmış ve hatta parmaklarını kaybettikten sonra ço-
cukları parmaksız olarak doğan bir adamı kaynak olarak gösterip bu olayı anlatmıştır... Darwin, Lamarck'tan
tek bir fikir bile almadığını iddia etmiştir. Bu son derece ironiktir, çünkü Darwin sürekli olarak kazanılmış
özelliklerin aktarılması fikriyle oynamıştır ve (bu nedenle) eleştirilmesi gereken, Lamarck'tan ziyade Dar-
win'dir. Kitabının (Türlerin Kökeni) 1859 baskısında "dış şartların değişiminin" varyasyonlara kaynaklık etti-
Adnan Oktar 595