Page 595 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 595
Harun Yahya
KISA B‹R TAR‹H
vrim teorisi, felsefi kökenleri Eski Yunan'a kadar uzanmasına karşın, bilim dünyasının günde-
mine 19. yüzyılda girdi. Önce Fransız biyolog Jean-Baptiste Lamarck, Zoological Philosophy adlı
E kitabında canlı türlerinin birbirlerinden evrimleştikleri varsayımını ortaya attı. Lamarck, canlı-
ların yaşamları sırasında kazandıkları değişimleri sonraki nesillere aktardıklarını öne sürmüştü. Ünlü
zürafalar örneğinde, bu canlıların eskiden çok daha kısa boyunlu oldukları-
nı, ancak yüksek ağaçlara ulaşmak için çabalarken nesilden nesile bo-
yunlarının uzadığını iddia etmişti.
Lamarck'ın "kazanılmış özelliklerin aktarılması"olarak bilinen
bu evrim modeli, kalıtım kanunlarının keşfedilmesi ile birlikte
geçerliliğini yitirdi. 20. yüzyılın ortalarında DNA'nın yapısının
keşfiyle birlikte, canlıların hücrelerinin çekirdeğine kodlanmış
çok özel bir genetik bilgiye sahip oldukları ve bu genetik bilgi-
nin, "kazanılmış özellikler" tarafından değiştirilemeyeceği or-
taya çıktı. Yani bir canlı ağaçlara uzanabilmek için yaşamı bo-
yunca çabalayıp boynunu birkaç santim uzatsa bile, doğurduğu
yavrular yine o türe ait standart boyun ölçüleri ile doğacaklardı.
Kısacası Lamarck'ın evrim teorisi, bilimsel bulgular tarafından
yalanlandı ve yanlış bir varsayım olarak tarihin derinliklerine gö-
müldü.
Ancak Lamarck'tan birkaç nesil sonra yaşamış olan bir başka doğa bi-
limcinin evrim teorisi, daha uzun ömürlü oldu. Söz konusu doğa bilimci
Jean-Baptiste Lamarck
Charles Robert Darwin, teorisinin ismi ise "Darwinizm"dir.
Darwinizm'in Do¤uflu
Charles Darwin 1832 yılında İngiltere'den yola çıkan ve beş yıl boyunca dünyanın farklı bölgelerini
gezen H. M. S. Beagle adlı resmi keşif gemisinde gönüllü olarak yer aldı. Genç Darwin, bu gezi sırasın-
da gördüğü farklı canlı türlerinden, özellikle de Galapagos Adaları'nda gördüğü farklı ispinoz türlerin-
den çok etkilendi. Bu kuşların gagalarındaki farkların, farklı çevrelere uyum sağlamalarından kaynak-
landığını düşündü.
Darwin bu gezisinin ardından İngiltere'deki hayvan pazarlarını gezmeye başladı. İnek yetiştiricile-
rinin farklı inek cinslerini çiftleştirerek yeni cinsler türettiklerine şahit oldu. Galapagos Adaları'nda gör-
düğü farklı ispinoz türlerini de bu gözlemlerine eklediğinde, kafasında bir teori şekillenmeye başladı.
Adnan Oktar 593