Page 598 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 598

ğini söylemekte, ama hemen ardından bu şartların varyasyonları yönettiğini ve bunu

                                                       yaparken de doğal seleksiyonla iş birliği yaptığını açıklamaktadır. Her geçen yıl,
                                                          (organların) kullanılması ya da kullanılmaması konusuna daha fazla önem ver-
                                                            miştir... 1868'de Varieties of Animals and Plants under Domestication isimli kita-

                                                              bını yayınladığında, Lamarckist kalıtıma delil oluşturduğunu düşündüğü
                                                               bir dizi örnek vermiştir... Bazı erkek çocuklarının organlarının ön derileri-
                                                                nin, nesiller boyu yapılan sünnet nedeniyle kısaldığı gibi.    3

                                                                     Ancak Lamarck'ın tezi, başta da belirttiğimiz gibi, Avusturyalı
                                                                 botanikçi Rahip Gregor Mendel'in keşfettiği kalıtım kanunları tara-
                                                                 fından yalanlandı. Bu durumda "yararlı özellikler" kavramı da ha-

                                                                 vada kalmış oluyordu. Genetik kanunları, kazanılmış özelliklerin
                                                                 aktarılmadığını ve kalıtımın değişmez bazı yasalara göre gerçekleş-
                                                                tiğini gösteriyordu. Bu yasalar, türlerin değişmezliği görüşünü des-
                                                               tekliyordu. Darwin'in İngiltere'deki hayvan pazarlarında gördüğü

                                                              inekler, ne kadar farklı kombinasyonlarla çiftleşirlerse çiftleşsinler,
                                                             tür değiştirmeyecek ve inek olarak kalacaklardı.
                                                               Gregor Mendel, uzun deney ve gözlemler sonucunda belirlediği ka-
                  Mendel'in buldu¤u genetik kanunlar›,    lıtım kanunlarını 1865 yılında bilimsel bir dergide açıklamıştı. Ancak bu
                  evrim teorisini açmaza soktu.
                                                          kanunların bilim dünyasının dikkatini çekmesi yüzyılın sonlarında
                                                          mümkün oldu. 20. yüzyılın başlarında bu kanunların doğruluğu tüm bi-
                  lim dünyası tarafından kabul edildi. Bu durum, "yararlı özellikler" kavramını Lamarck'a dayanarak açık-
                  lamaya çalışmış olan Darwin'in teorisini ciddi bir açmaza sokmuş oluyordu.

                       Burada genel bir bilgi yanlışını da düzeltmek yerinde olur: Mendel, sadece Lamarck'ın evrim modeli-
                  ne değil, aynı zamanda Darwin'in evrim modeline de karşı çıkmıştı. Journal of Heredity dergisinde yayınla-
                  nan "Mendel's Opposition to Evolution and to Darwin" (Mendel'in Evrime ve Darwin'e Muhalefeti) başlık-
                  lı bir makalede belirtildiği gibi, "Mendel, Türlerin Kökeni'ne aşinaydı ve Darwin'in teorisine karşı çıkıyor-

                  du. Darwin, doğal seleksiyonla ortak atadan evrimleşme teorisini öne sürerken, Mendel özel yaratılışa ina-
                  nıyordu."   4
                       Mendel'in bulduğu kanunlar, Darwinizm'i zora soktu. İşte bu nedenlerle, Darwinizm'i savunan bilim
                  adamları, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde yeni bir evrim modeli geliştirmeye çalıştılar. Böylece neo-Darwinizm

                  doğdu.


                       Neo-Darwinizm'in Çabalar›


                       Darwinizm ile genetik bilimini bir şekilde uyuşturmayı hedefleyen bir grup bilim adamı, 1941 yılında
                  Amerikan Jeoloji Derneği'nin düzenlediği bir toplantıda biraraya geldiler. G. Ledyard Stebbins ve Theodo-
                  sius Dobzhansky gibi genetikçilerin, Ernst Mayr ve Julian Huxley gibi zoologların, George Gaylord Simp-

                  son ve Glen L. Jepsen gibi paleontologların uzun tartışmalar sonucunda vardıkları sonuç, Darwinizm'e ye-
                  ni bir yorum getirmek oldu.       5
                       Bu kişiler, genetik kanunlarının ortaya koyduğu "genetik sabitlik" gerçeğine karşı, Hollandalı botanik-
                  çi Hugo de Vries tarafından yüzyılın başında ortaya atılan "mutasyon" kavramını kullandılar. Mutasyon-
                  lar, bilinmeyen nedenlerle canlıların kalıtım mekanizmalarında meydana gelen bozukluklardı. Mutasyon

                  geçiren canlılar, ebeveynlerinden aldıkları genetik bilginin dışında, bazı anormal yapılar geliştiriyorlardı.
                       Amerikan Jeoloji Derneği'nde toplanan bilim adamları bu mutasyon kavramını benimsediler ve Dar-
                  win'in Lamarck'a dayanarak cevaplamaya çalıştığı "canlıları geliştiren yararlı değişikliklerin kaynağı

                  nedir?" sorusuna, "rastgele mutasyonlar" cevabını verdiler. Darwin'in doğal seleksiyon tezine mutasyon
                  kavramının eklenmesiyle ortaya çıkan bu yeni teoriye de "Modern Sentetik Evrim Teorisi" adını koydu-
                  lar. Kısa sürede bu yeni teori "neo-Darwinizm" olarak bilindi ve teoriyi ortaya atanlar da "neo-Darwinist-
                  ler" olarak anılmaya başlandılar.






                596 Yarat›l›fl Atlas› Cilt 2
   593   594   595   596   597   598   599   600   601   602   603