Page 600 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 600

DARWIN‹ZM’‹N MEKAN‹ZMALARI















                            vrim teorisine göre, canlılık rastlantılarla doğmuş ve yine rastlantısal etkilerle gelişmiştir. Bundan

                            yaklaşık 3.8 milyar yıl kadar önce, dünya üzerinde hiçbir canlı yok iken, önce canlı hücreler, son-
                  E ra çok hücreli kompleks canlılar oluşmuş ve giderek daha kompleks türler ortaya çıkmıştır. Bir
                  başka deyişle, Darwinizm'e göre, doğadaki birtakım etkiler, basit cansız elementlerden son derece komp-

                  leks ve kusursuz tasarımlar ortaya çıkarmışlardır.
                       Bu iddiayı ele alırken, öncelikle doğada gerçekten böyle bir güç olup olmadığına bakmak gerekir. Da-
                  ha açık bir ifadeyle, böyle bir evrimi gerçekleştirebilecek doğal mekanizmalar var mıdır?
                       Bugün evrim teorisi olarak tanımladığımız neo-Darwinist model, bu konuda iki temel mekanizma öne
                  sürer: "Doğal seleksiyon" ve "mutasyon". Teorinin temel iddiası şöyledir: "Doğal seleksiyon ve mutasyon

                  birbirlerini tamamlayan iki mekanizmadır. Evrimsel değişikliklerin kaynağı, canlıların genetik yapısında
                  meydana gelen rastgele mutasyonlardır. Mutasyonların sebep olduğu özellikler, doğal seleksiyon meka-
                  nizması aracılığıyla seçilir, böylece canlılar evrimleşirler."

                       Bu senaryoyu biraz incelediğimizde ise, aslında ortada somut bir "evrim mekanizması" bulunmadığı-
                  nı görürüz. Çünkü ne doğal seleksiyon ne de mutasyonlar, türlerin evrimleştikleri ve birbirlerine dönüş-
                  tükleri iddiasına en ufak bir katkıda bulunmamaktadır.
                       Darwinizm'in temelinde doğal seleksiyon kavramı yatar. Darwin'in teorisini ortaya koyduğu kitabının
                  başlığında bile vurgulanan iddia budur: Türlerin Kökeni, Doğal Seleksiyon Yoluyla.



                       Do¤al Seleksiyon


                       Doğal seleksiyon, doğada daimi bir yaşam mücadelesi olduğu ve hayatta kalanların hep "güçlü ve do-
                  ğal şartlara uygun" canlılar olacağı varsayımına dayanır. Örneğin yırtıcı hayvanların tehdidi altında olan
                  bir geyik sürüsü içinde, çoğunlukla hızlı kaçabilen geyikler hayatta kalacaktır.  Bir süre sonra ise bu geyik
                  sürüsü, hızlı koşabilen bireylerden ibaret hale gelecektir.

                       Ancak dikkat edilirse bu süreç, ne kadar uzun sürerse sürsün, geyikleri bir başka canlı türüne dönüş-
                  türmez. Zayıf geyikler elenir, güçlüler hayatta kalır, ama sonuçta geyiklerin genetik bilgisinde bir değişik-
                  lik olmadığı için, bir "tür değişimi" gerçekleşmez. Geyikler ne kadar seleksiyona uğrarlarsa uğrasınlar, ge-
                  yik olarak yaşamaya devam ederler.

                       Geyik örneği tüm türler için geçerlidir. Doğal seleksiyon vasıtasıyla sadece bir popülasyon içindeki sa-
                  kat, zayıf ya da çevre şartlarına uymayan bireyler ayıklanır. Yeni canlı türleri, yeni genetik bilgi ya da ye-
                  ni organlar ortaya çıkamaz; yani, canlılar evrimleşemez. Darwin de bu gerçeği "Faydalı değişiklikler oluş-
                  madığı sürece doğal seleksiyon hiçbir şey yapamaz." diyerek kabul etmiştir. İşte bu nedenle neo-Darwi-
                                                                                                              7
                  nizm doğal seleksiyonun yanına, genetik bilgiyi değiştiren bir etken olarak mutasyon mekanizmasını ek-
                  lemek durumunda kalmıştır.
                       Mutasyonları biraz sonra ele alacağız. Ancak öncelikle doğal seleksiyon kavramını biraz daha ayrıntı-
                  lı olarak inceleyelim ve çelişkilerini ele alalım.






                598 Yarat›l›fl Atlas› Cilt 2
   595   596   597   598   599   600   601   602   603   604   605