Page 651 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 651

Harun Yahya






                 Böcekler, Orta ve Üst Carboniferous Devirleri'nde ilk kez ortaya çıktıklarında birbirlerinden çok farklıdır ve
                 büyük bir bölümü de kanatlıdır. Birkaç tane kanatsız ve daha ilkel böcek vardır, ama hiçbir ara form bilin-
                 memektedir.   108

                 Fosil kayıtlarında bir anda ortaya çıkan sineklerin önemli bir özellikleri de olağanüstü uçuş teknik-
             leridir. İnsan saniyede 10 kere bile kolunu açıp kapayamazken, bir sinek saniyede ortalama 500 kez ka-
             nat çırpma yeteneğine sahiptir. Üstelik her iki kanadını eş zamanlı olarak çırpar. Eğer kanatların titreşi-

             mi arasında en ufak bir uyumsuzluk olsa sinek dengesini yitirecektir, ama hiçbir zaman böyle bir uyum-
             suzluk olmaz.
                 R. Wootton, "Sinek Kanatlarının Mekanik Tasarımı" başlıklı bir makalede şöyle yazar:

                 Sinek kanatlarının işleyişini öğrendikçe, sahip oldukları tasarımın ne denli hassas ve kusursuz olduğunu da-
                 ha iyi anlıyoruz... Son derece elastik özelliklere sahip parçalar, havanın en iyi biçimde kullanılabilmesi için,

                 gerekli kuvvetler karşısında gerekli esnekliği gösterecek biçimde hassasiyetle biraraya getirilmişlerdir. Sinek
                 kanatlarıyla boy ölçüşebilecek teknolojik bir yapı yok gibidir.     109

                 Bu denli kusursuz bir yaratılışa sahip canlıların, yeryüzünde bir anda ortaya çıkmalarının elbette ev-
             rimle açıklanması imkansızdır. Bu nedenle Paul Pierre Grassé, "Böceklerin kökeni konusunda tam bir
             karanlık içindeyiz." demektedir.      110  Böceklerin kökeni, açıkça tüm canlıları Allah'ın yarattığı gerçeğini

             doğrulamaktadır.


                 Memelilerin Kökeni


                 Evrim teorisi, daha önce de belirttiğimiz gibi, denizden evrimleşerek çıkan hayali birtakım canlıla-
             rın sürüngenlere dönüştüğünü, kuşların da sürüngenlerin evrimleşmesiyle oluştuğunu iddia eder. Aynı
             senaryoya  göre sürüngenler yalnızca kuşların değil, aynı zamanda memelilerin de atasıdır. Ancak bu

             iki canlı sınıflaması arasında çok büyük farklar vardır. Memeliler sıcakkanlı hayvanlardır (vücut ısıları-
             nı kendileri üretir ve sabit tutarlar), yavrularını doğururlar, emzirirler ve vücutları tüylerle kaplıdır. Sü-
             rüngenler ise soğukkanlıdır (ısı üretemezler ve vücut ısıları dışarıdaki havaya göre değişir), yumurtla-
             yarak çoğalırlar, yavruları emzirme gibi bir özellikleri yoktur ve vücutları pullarla kaplıdır.
                 Acaba nasıl olmuştur da, bir sürüngen, vücut ısısı üretmeye başlamış, bu ısıyı kontrol edecek bir ter-

             leme mekanizması oluşturmuş, pullarını tüylerle değiştirmiş ve süt salgılamaya başlamış olabilir? Ev-
             rim teorisinin memelilerin kökenine açıklama getirebilmesi için öncelikle bu sorulara tatmin edici bilim-
             sel cevaplar bulması gerekmektedir.

                 Oysa evrimci kaynaklara baktığımızda, ya bu konuda ısrarlı bir sessizlik olduğunu ya da tümüyle
             hayali ve bilim dışı senaryolar anlatıldığını görürüz. Bu senaryolardan biri şöyledir:

                 Soğuk bölgelerde yaşayan bazı sürüngenler, vücutlarını ısıtacak bir yöntem geliştirdiler... Pulları giderek da-
                 ha sivri hale geldi ve sonunda tüylere evrimleşti. Bu arada gerçekleşen bir diğer adaptasyon ise terlemenin
                 gelişmesi oldu; bu, canlıya gerektiğinde suyun buharlaşması sayesinde vücudunu soğutma imkanı veriyor-

                 du. Bu arada beklenmedik bir biçimde, bazı yavrular beslenmek için annelerinin vücudunda oluşan teri ya-
                 lamaya başladılar. Bazı ter bezleri bu nedenle giderek daha zengin bir salgı salgılamaya başladılar ve bu sal-
                 gı sonunda süt haline dönüştü. Bu sayede bu ilk memelilerin yavruları hayata daha iyi bir başlangıç yaptı-
                 lar. 111

                 Yukarıda anlatılan bu senaryo, bir hayal gücü zorlamasından başka bir şey değildir. Çünkü bu anla-
             tılanların ne gerçekleştiğine dair bir delil vardır, ne de böyle bir şeyin gerçekleşmesi mümkündür. Bir

             canlının, annesinin vücudundaki teri "yalayarak" ortaya süt gibi son derece iyi hesaplanmış, besleyici
             değeri çok iyi ayarlanmış bir besini ortaya çıkardığını öne sürmesi, son derece akıl dışı bir iddiadır.
                 Bu gibi senaryoların üretilmesinin nedeni, memeliler ve sürüngenler arasında gerçekte aşılmaz uçu-
             rumlar bulunmasıdır. Bu uçurumların bir başka örneği, sürüngenlerin ve memelilerin çene yapılarıdır.

             Memelilerde alt çenede tek bir kemik vardır ve dişler bu kemiğin üzerine oturur. Sürüngenlerde ise alt
             çenenin her iki yanında üçer tane küçük kemik bulunur. Bir başka temel farklılık, tüm memelilerin orta





                                                                                                                          Adnan Oktar    649
   646   647   648   649   650   651   652   653   654   655   656