Page 172 - Basitliğin Kirli Kültürü
P. 172

170          BASİTLİĞİN KİRLİ KÜLTÜRÜ

            day konmuş ve biraz beklendiğinde bu karışımdan farelerin olu-
            şacağı sanılmıştı.
              Etlerin kurtlanması da hayatın cansız maddelerden türeyebildi-
            ğine bir delil sayılıyordu. Oysa daha sonra anlaşılacaktı ki, etlerin
            üzerindeki kurtlar kendiliklerinden oluşmuyorlar, sineklerin geti-
            rip bıraktıkları gözle görülmeyen larvalardan çıkıyorlardı.
              Darwin’in Türlerin Kökeni adlı kitabını yazdığı dönemde ise,
            bakterilerin cansız maddeden oluşabildikleri inancı, bilim dünya-
            sında yaygın bir kabul görüyordu.
              Oysa Darwin’in kitabının yayınlanmasından beş yıl sonra, ünlü
            Fransız biyolog Louis Pasteur, evrime temel oluşturan bu inancı
            kesin olarak çürüttü. Pasteur yaptığı uzun çalışma ve deneyler so-
            nucunda vardığı sonucu şöyle özetlemişti:

                Cansız maddelerin hayat oluşturabileceği iddiası artık kesin ola-
                                                              l
                rak tarihe gömülmüştür. (Sid ney Fox, Kla us Do se, Mo e cu ar
                                                                 l
                  l
                Evo u ti on and The Ori gin of Li e, New York: Mar cel Dek ker, 1977,
                                      f
                s. 2)
              Evrim teorisinin savunucuları, Pasteur’ün bulgularına karşı uzun
            süre direndiler. Ancak gelişen bilim, canlı hücresinin karmaşık ya-
            pısını ortaya çıkardıkça, hayatın kendiliğinden oluşabileceği iddia-
            sının geçersizliği daha da açık hale geldi.


              20. Yüzyıldaki Sonuçsuz Çabalar
              20. yüzyılda hayatın kökeni konusunu ele alan ilk evrimci, ünlü
            Rus biyolog Alexander Oparin oldu. Oparin, 1930’lu yıllarda or-
            taya attığı birtakım tezlerle, canlı hücresinin tesadüfen meydana
            gelebileceğini ispat etmeye çalıştı. Ancak bu çalışmalar başarısız-
            lıkla sonuçlanacak ve Oparin şu itirafı yapmak zorunda kalacaktı:
   167   168   169   170   171   172   173   174   175   176   177