Page 173 - Basitliğin Kirli Kültürü
P. 173
HARUN YAHYA (ADNAN OKTAR) 171
Maalesef hücrenin kökeni, evrim teorisinin tümünü içine alan
en karanlık noktayı oluşturmaktadır. (Ale xan der I. Opa rin, Ori -
f
l
gin of Li e, (1936) New York, Do ver Pub i ca ti ons, 1953 (Rep rint),
s.196)
Oparin’in yolunu izleyen evrimciler, hayatın kökeni konusunu
çözüme kavuşturacak deneyler yapmaya çalıştılar. Bu deneylerin en
ünlüsü, Amerikalı kimyacı Stanley Miller tarafından 1953 yılında
düzenlendi. Miller, ilkel dünya atmosferinde olduğunu iddia ettiği
gazları bir deney düzeneğinde birleştirerek ve bu karışıma enerji
ekleyerek, proteinlerin yapısında kullanılan birkaç organik molekül
(aminoasit) sentezledi.
O yıllarda evrim adına önemli bir aşama gibi tanıtılan bu dene-
yin geçerli olmadığı ve deneyde kullanılan atmosferin gerçek dün-
ya koşullarından çok farklı olduğu, ilerleyen yıllarda ortaya çıkacaktı.
l
l
("New Evi den ce on Evo u ti on of Early At mosp he re and Li e", Bul e tin of
f
l
the Ame ri can Me te oro o gi cal So ci ety, c. 63, Ka sım 1982, s. 1328-1330)
Uzun süren bir sessizlikten sonra Miller’in kendisi de kullandığı
atmosfer ortamının gerçekçi olmadığını itiraf etti. (Stan ey Mil er, Mo -
l
l
l
l
le cu ar Evo u ti on of Li e: Cur rent Sta tus of the Pre bi otic Synthe sis of Small
f
l
l
Mo e cu es, 1986, s. 7)
Hayatın kökeni sorununu açıklamak için 20. yüzyıl boyunca yü-
rütülen tüm evrimci çabalar hep başarısızlıkla sonuçlandı. San Diego
Scripps Enstitüsü’nden ünlü jeokimyacı Jeffrey Bada, evrimci Earth
dergisinde 1998 yılında yayınlanan bir makalede bu gerçeği şöyle
kabul eder:
Bugün, 20. yüzyılı geride bırakırken, hala, 20. yüzyıla girdiğimizde
sahip olduğumuz en büyük çözülmemiş problemle karşı karşı-
yayız: Hayat yeryüzünde nasıl başladı? (Jeff rey Ba da, Earth, Şu -
bat 1998, s. 40)