Page 196 - Dinsizliğin İlkel Mantığı
P. 196
194 DİNSİZLİĞİN İLKEL MANTIĞI
şı genç bir tanıdıklarının ölümü, ani ve beklenmedik bir durum-
dur. Bu kişinin özellikle, bir kaza ya da ağır bir hastalık sonucu
ölmüş olması, genç ve sağlıklı görülen bedeninin tanınamaya-
cak hatta bakılamayacak hale gelmesi, ölümü unutmak isteyen
bu tip insanlara büyük bir darbe olur. Daha bir-iki gün önce
beraber oldukları bir insanı, yol kenarında, geçirdiği bir trafik
kazası sonucu tanınmayacak bir halde yerde yatarken görme-
leri, daha sonra da bu kişinin siyah bir naylon torbanın içine
konulup morga götürülmesi, bu zihniyette bir insanın unutma-
ya çalıştığı birçok şeyi aklına getirir. Çünkü ayaklarından ve ka-
fasından tutularak taşınıp morga kaldırılan bu insan belki de,
bir gün öncesine kadar işlerinde nasıl yeni girişimler yapacağı,
hayatta ne tür başarılara imza atacağı gibi konulardan bahset-
mekte ve aynı kendisi gibi ölümü kendisinden çok uzaklarda
görmekteydi. Oysa şimdi bu kimsenin belki de bir zamanlar ol-
dukça beğendiği bedeni, kokuşmaması amacıyla bir an önce
morga kaldırılacak ve orada diğer ölülerin bulunduğu soğuk
dolaba terkedilecektir. Bir iki gün içinde de beyaz bir bezin içi-
ne sarılarak kendisi için açılan çukurun içine atılacaktır. İdeal-
leriyle, dünyaya bakış açısıyla kendisine çok benzeyen bir insa-
nı bu durumda görmek kişinin kalbini bir anda korkuyla doldu-
rur. Çünkü kendisi de bir gün bu duruma düşecek, hiç bekle-
mediği bir anda ölümle karşılaşacaktır.
Ancak cahiliye toplumundaki çoğu kişi için bu korku, çok
kısa sürer. Aradan az bir süre geçmeden umursuz zihniyetle-
rine yeniden geri döner ve ölümü yine kendilerinden uzak gör-
meye başlarlar. İşlerinin başına dönüp tekrar para kazanmaya
ya da kendi deyimleriyle "hayatın gerçekleriyle yüzyüze gelme-
ye" başlamalarıyla birlikte eski yapılarına geri dönerler. Sanki