Page 208 - Sayın Adnan Oktar ve Arkadaşlarımıza İsnat Edilen Suçlamalar ve Cevapları
P. 208
SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARIMIZA İSNAT EDİLEN SUÇLAMALAR VE CEVAPLARI
TUTUKLU OLAN ARKADAŞLARIMIZ VE AİLELERİ PSİKOLOJİK İŞKENCE YÖNTEMİYLE
SAHTE “İTİRAFÇI” YAPILMAK İSTENMEKTEDİR
Bugün cezaevlerinde bulunan 180 civarındaki TBAV mensubu ve onların aileleri üzerinde bas-
kı oluşturulmaktadır. Bu kişiler sahte itirafçı olmaya zorlanmaktadırlar.
Bu kişiler hayatları boyunca suça karışmamış, adli sicilleri tertemiz, hayatlarının olağan akışı
sırasında herhangi bir şekilde polis, savcı, hakim, nezarethane, hapishane görmemiş insanlardır.
Bu insanları alıp cezaevine koymak, yukarıdaki bölümlerde anlattığımız üzere gerek kendilerinde
gerekse aileleri üzerinde büyük bir psikolojik baskı oluşturmaktadır.
Yakınlarının ve evlatlarının hapishanede olmasından zaten son derece rahatsız ve üzgün olan
bir kısım aileler, onların mevcut sağlık ve psikolojik durumlarını da düşünerek çocuklarını ne pa-
hasına olursa olsun bu durumdan kurtarma arayışına girmişlerdir. Ne yazık ki bugün hapisha-
neden çıkış için önlerine konan tek çözüm, çocuklarının arkadaşları aleyhine sahte itirafçı yani
iftiracı olmalarıdır.
Devletimizin kanun, hukuk ve adalete adeta savaş açmış böyle bir mekanizmaya ve bunun ön-
cesinde ve sonrasında oluşan mağduriyetlere ivedilikle müdahale etmesini, en akılcı ve vicdani
çözümü getirmesini ümit etmekteyiz.
Bir insan, haksız ve son derece ağır tutukluluk şartları sonucunda “25-30 yıllık arkadaşlarımın
aleyhine iftira atarak kurtulmak istiyorum” demek zorunda bırakılır ve kamu görevlisi olan bazı
kişilerden buna destek çıkan olursa bu, resmi hüviyete haiz kişilerin de “iftira at kurtul” mantığına
destek olduğu izlenimini doğurur ki bu da toplumda mevcut adalet sistemine karşı çok büyük bir
güvensizlik oluşturur.
CEZAEVİNDEKİ KİŞİLER SÖZDE İTİRAFÇILIĞA, GERÇEKTE İSE İFTİRACILIĞA TEŞVİK
EDİLMEKTEDİR
Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına yönelik yürütülen soruşturmada 180’nin üzerinde insan
Temmuz 2018 itibariyle tutuklanmış ve şu ana kadar ortaya bir iddianame de konulmamıştır. Tu-
tuklu insanlar bu şartlar altında neyle suçlandıklarını dahi bilmezken, basında yüzlerce yılla yar-
gılama yapılacağı yönünde haberler çıkartılarak manevi işkencenin dozajı arttırılmaktadır.
Diğer taraftan, Türkiye’nin farklı cezaevlerine, ailelerinden, avukatlarından ve yakınlarından
kilometrelerce uzağa adeta sürgün edilen ve buralarda zorlu cezaevi koşullarında yaşamaya mec-
bur bırakılan tutuklu kişiler, karanlık bir organizasyon tarafından sürekli tehditlere maruz bırakıl-
makta, yapılan tehditlerle ve korkutma, sindirme ve yıldırma yöntemiyle psikolojik olarak çöker-
tilmeye ve bu yollazorla iftiracı yapılmaya çalışılmaktadır.
Tutukluları iftiraya zorlayan organizasyon, kendi bünyesindeki avukatları devreye sokmakta,
bu kişiler cezaevlerindeki arkadaşlarımızın yanına giderek “Bir daha hapisten çıkamayacaksınız,
şikayetçi olun, itirafçı olun, kendinizi kurtarın, zaten herkes itirafçı oluyor, bunun başka
yolu yok” diyerek manevi işkencenin boyutunu büyütmektedir.
208