Page 306 - Sayın Adnan Oktar ve Arkadaşlarımıza İsnat Edilen Suçlamalar ve Cevapları
P. 306
SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARIMIZA İSNAT EDİLEN SUÇLAMALAR VE CEVAPLARI
termemektedir. Hukuken zamanaşımına girmiş olmaları bir yana tamamıyla “çamur at izi kalsın”
mantığıyla öne sürülen bu dayanaksız iddiaların hiçbir gerçekçiliği bulunmamaktadır.
Kaldı ki, S.I isimli kişi 1987 yılında 16 yaşındayken güya taciz görmeye başladığını hatta güya
bu eylemlerinden birinde bayıldığını söylemesine karşın 1994 yılına kadar da Sayın Adnan Ok-
tar ile görüşmeye devam ettiğini belirtmiştir. Şimdi şöyle bir empati kuralım ve biraz düşünelim,
sürekli olarak taciz gören ve bu tacizlerden rahatsız olan bir kişi 7 yıl boyunca bu tacizlere katla-
nabilir mi? Diyelim ki 1987 yılında küçüktü ama aradan geçen 7 sene içerisinde hiç mi rahatsız
olup kurtulmaya çalışmadı? Annesine, babasına, bir yakınına yaşadıklarını anlatıp hiç mi yardım
istemedi? Diyelim ki 7 sene sonra dediği gibi kaçtı ve kurtuldu, neden 30 yıldır şikayetçi olmadı
veya kimseye yaşadıklarıyla ilgili tek bir detay anlatmadı?
Gerçekten taciz veya şiddet gören bayanların hatta 7-8 yaşlarındaki çocukların dahi hayatla-
rında ne tür olumsuzluklar yaşadıklarına, tacizcilerine karşı her şeyi göze alıp büyük mücadele-
ler verdiğine şahit olmaktayız. Bu yüzden 20’li yaşlardaki bir kişinin bu kadar acziyet içerisinde
olduğunu iddia etmesi ve bu iddialarını doğrulayabilecek tek somut delil gösterememesi kişinin
samimi olmadığının en net göstergesidir.
Ayrıca S.I haber içeriğinde de yer aldığı gibi “…Adnan Oktar bu süreçte cemaatteki herkesin geç-
mişi ve sosyal yaşantısı ile bağlarını kesti.19 Mayıs 1994 günü bu yapıdan kaçtım. 1996 yılında
da yüksek lisans yapmak için yurtdışına gittim..” demektedir. Şimdi düşünelim: madem bu kişinin
sosyal yaşantıyla bağlantısı kesildi, nasıl oluyor da 1994 yılında ayrılıp 1996 yılında yüksek lisans
yapmaya gidebiliyor? Demek ki 1987 yılından 1994 yılına kadar eğitim ve öğretimine devam ede-
bilmiş ki sonrasında yüksek lisans yapmaya gidebilmiştir.
İddiaları esnasında S.I’nın 1994’de güya kaçarak kurtulduğunu 1996 yılında ise rahatça yurt
dışına yüksek lisans yapmak için gittiğini söylemesi dahi bu iki yıllık süre içerisinde hiçbir baskı,
tehdit, şantaj veya zorlamaya maruz kalmadığını ve sosyal hayatına devam edebilecek şekilde bir
yaşam sürdürdüğünü göstermektedir.
Seda Işıldar’ın böyle bir gerçek dışı isnatta bulunmasının nedeni, Işıldar Ailesi içindeki bir iç
tartışmaya Sayın Adnan Oktar’ı kendince dahil ederek, kendisi lehine sonuçlar elde etmektir. Ad-
nan Oktar’a yönelik kumpas örgütleyen şebekeyle irtibatlı olan Seda Işıldar, onların da destek ve
yönlendirmesiyle mesnetsiz ithamlarda bulunmaktadır. Bu kişi sadece asılsız ifadeler vermekle
yetinmemekte, sosyal medya üzerinden de camiamıza karşı kara propaganda yürüten husumetli
müştekilerle beraber hareket etmektedir. Hatta öyle ki haberin yapıldığı 04.02.2019 günü dos-
yanın husumetli müştekilerinin yaptığı bir paylaşımın altına,basında kendisiyle ilgili haberin ya-
pılmasından dolayı bir nevi zafer elde ettiklerini ima eden bir yorum yazmıştır. İlgili paylaşım
hakkında gerekli yasal işlemler yapılmıştır.
S.I isimli kişinin hukuken zamanaşımına uğramış, 30 sene öncesine yönelik tamamen gerçek
dışı ve hayatın olağan akışına aykırı iddialarına itibar edilmemesi gerektiği kanaatindeyiz. Bu id-
diaların tamamının Sayın Adnan Oktar’a husumetli kişilerce “çamut at izi kalsın” mantığıyla ortaya
atılan hayali iddialar olduğunu belirtmek isteriz.
306