Page 310 - Sayın Adnan Oktar ve Arkadaşlarımıza İsnat Edilen Suçlamalar ve Cevapları
P. 310
SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARIMIZA İSNAT EDİLEN SUÇLAMALAR VE CEVAPLARI
açan Sayın Savcımıza da selam olsun. Gariptir... Bu memlekette Diyanet profesörlerine, internet
sitelerine “Katli vaciptir” diyenlere dava açan yok ama bir suç örgütünün yöntemlerini inceleme-
ye dava açan var…”
Altaylı’nın bu cümleleri de muhtemel hukuki bilgi eksikliğinden dolayı sarf ettiğini düşünmek-
teyiz. Çünkü Adnan Oktar, Altaylı’nın kendisine yönelik yaptığı hakaretlerden dolayı Edirne Nö-
betçi Asliye Hukuk Mahkemesinde TMK m.25 ve B.K m.58 uyarınca maddi manevi tazminat talepli
bir dava açmıştır.
Herkesçe bilindiği üzere, Hukuk davaları tevzii sistemine dahil olup dava dilekçesi ilgili adliye-
lerin tevzi bürolarına sunulur ve dosya UYAP sistemi üzerinden otomatik olarak bir mahkemeye
tevzii edilir ve yargılama doğrudan başlar.
Altaylı’nın yazısında bahsettiği süreç ise bir suç duyurusu üzerine açılan ceza soruşturmasına
ait bir süreçtir. Suç duyurusu üzerine savcılık tarafından bir soruşturma açılır ve neticesinde ya
takipsizlik kararı verilir veyahut dava açılır. Altaylı, kendisi aleyhinde açılan tazminat davasını hu-
kuk bilgisi yetersiz olduğu için ceza davası sanmıştır.Ancak Sayın Adnan Oktar, Altaylı hakkında
suç duyurusunda bulunmadığı için ortada ne soruşturma yapacak bir savcı vardır ne de açılması
gereken bir ceza davası vardır.
Ayrıca Altaylı baştan sona hatalı olarak anlattığı bu süreçten bahsederken “…bu davayı açan
Sayın Savcımıza da selam olsun. Gariptir…” diyerek Edirne Adliyesinde görev yapan Cumhuriyet
Savcılarımızı da kendince bir anlamda zan altında bırakmaya çalışmıştır.
3. Altaylı bu yazısında Sayın Adnan Oktar’ın kişilik haklarını tekraren ihlal etmiştir. Malum ol-
duğu üzere Sayın Oktar hakkında “suç örgütü kurmak” suçundan verilmiş bir kesinleşmiş hüküm
yoktur. Aksine bu iddianın gerçek dışı olduğunu ortaya koyan yüzlerce delil mevcuttur. Halihazır-
daki soruşturma ise halen derdest olup henüz iddianame dahi düzenlenmemiştir. Altaylı bu yazı-
sında Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımıza yönelik sözde“suç örgütü” nitelendirmesi yaparak Sa-
yın Oktar’ın Anasayal olarak güvence altına alınan “masumiyet karinesini” ihlal etmiştir. Nitekim
Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da bu yöndedir:
“ içerik olarak güncel olan bu bilginin sadece bir haber olarak verilmediği, yazının içeri-
ğine uygun düşmeyen ve kamuoyunda kuşku yaratacak bir üslubun kullanılarak kamuoyunu
bilgilendirme amacından ziyade, davacının suçlu olduğu izleniminin yaratılmaya çalışıl-
dığı, böylece eleştiri sınırının aşılarak öz ile biçim arasındaki dengenin bozulduğu, davacı
bir siyaset adamı olmakla birlikte adil yargılanma hakkının ihlalini önleme gücüne sahip
olmadığı, o yıllarda tutuklu olan davacının yasa dışı bir yapılanmanın arkasındaki isim
olduğu belirtilerek suçsuzluk karinesinin ihlal edildiği anlaşılmaktadır. (Yargıtay HGK
2017/1361 E. , 2017/1447 K.)
Sanığın Sulh Hukuk Mahkemesine açtığı dava dilekçesinde müştekiye hitaben yazdığı sabit
olan “Şaki çetesi”, “çete başkanı”, “klinik vak´a” şeklindeki ifadelerin şahsi davacının şeref ve
haysiyetini ihlal eder nitelikte olduğundan sanığın sövme suçundan mahkumiyetine karar
verilmesi gerektiği gözetilmeden delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde beraat
hükmü kurulması, Bozmayı gerektirmiş…” (Yargıtay 2. CD 2004/10268 E, 2005/26557 K)
310