Page 135 - İmanın Güzellikleri
P. 135
Harun Yahya (Adnan Oktar)
rebilir, söylenen şeyleri eksiksiz olarak yerine getirebilir. Ancak o kişi,
kalbi tam anlamıyla tatmin bulmuş olarak itaat etmediği sürece gerçekten
iman etmiş sayılmaz. Çünkü böyle bir davranış, o kişinin kalbinde Allah
ve elçisi hakkında hala birtakım şüphe ve kuruntular bulunduğunu gös-
terir. İçten ya da diğer bir deyimle "batıni" bir itaate sahip olmaması, yal-
nızca fiziksel bir teslimiyet gösteriyor olması, kişinin yaptığı işlerin de
boşa gitmesine sebep olabilir. Görünüşte itaat etmiştir, ama ahirette bun-
lardan dolayı karşılık görmeyebilir. Bu yüzden mümin, Allah'ın elçisinden
gelen her hükmü içten bir sevinç ve neşe ile karşılamalı, imanının ve tes-
limiyetinin lezzetini kalbinde hissetmelidir. Hak olan bir şey karşısında
üzülüp sıkıntıya düşmek, burkuntu duymak imanla bağdaşan tavırlar
değildir.
Dİ NİN BİR HÜK MÜ NÜ YE Rİ NE GE TİR ME Yİ
Tİ CA RET VE YA EĞ LEN CE YE
TER CİH ET ME MEK
Oy sa on lar (ken di le ri ni tü müy le Al lah'a ve İs lam'a tes lim et me -
yen ler) bir ti ca ret ya da bir eğ len ce gör dük le ri za man, (he men)
ona sö kün et ti ler ve se ni ayak ta bı rak tı lar. De ki: "Al lah'ın Ka tın -
da bu lu nan, eğ len ce den ve ti ca ret ten da ha ha yır lı dır. Al lah, rı -
zık ve ren le rin en ha yır lı sı dır." (Cu ma Su re si, 11)
Bu ayette din ile, kendi dünyevi menfaatleri arasında tercih yapan
insanlardan bahsedilmektedir. Genelde cahiliye toplumlarının din ahlakı-
nı yaşamaktan kaçınmasının ortak birkaç sebebi vardır. Ayette bu sebep-
lerin en önemli iki tanesine dikkat çekilmektedir. Ticaret ve eğlence.
133