Page 119 - Risale-i Nur - Asa-yı Musa
P. 119
BİRİNCİ HÜCCET-İ İMANİYE 121
ِ ِ ِ ِ
ِ ِ
ِ
ِ ِ
ِ
ِ
ِ ِ
۪ةقداصلا ۪ ۪ تاماهْل ْ لاا ۪قافتا۪هتدحو ۪ فِ ۪ ۪هدوجو۪ ِ بوجو ۪ ٰ۪ لع َّ۪لد۪اَذَك۪و۪هتاقوُلخمل
َ
َ
َ
ٰ ٰ
َ
ْ َ
َ
َ ْ َ
َّ
ُ ُ
ُ َ ِّ
ُ ُ
ِ ِ ِ
ِ ِ
ِ
ِ ِ
ِ
ِ
ِ
ِ ِ ِ
۪و۪هتاقوُلخم۪تاوعدل۪ةينامحرلا ۪ ۪ تاباجلال ِ ۪ ةي ۪ ۪ و ۪ ْ َّ َ ۪ ِهٰل ْ لاا ۪تاددوَّتلل۪ةنمضتمْلا
َ
َ َ َ
َّ َ ْ َّ
َ ُّ َ
ْ َ
َ َ َ ُ
َ
ٰ َ
ِّ
ِ ِ ِ ِ
ِ
ِ ِ
ِ ِ
ِ ِ
ِ
ِ ِ
ِ ِ ۪ حبسلا ۪ ۪ تاساسحلال ۪و ۪هدابع ۪ ۪ تاثاغتسلا۪ةينابرلا ۪ ۪ تادادم ْ لال
۪ ةينا
ِ
َ ْ
َّ
َ َ
َّ ه َّ
َ
َ َ ْ
َ َ ْ
َ ْ ُّ
ْ
ِ ِ ِ
ِ ِ ۪ هتاعونصمل۪هدوجول ِ ۪
َ ُ ْ َ
ُ ُ
denilmiştir.
Sonra o dünya seyyahı, kendi Aklına dedi ki: Madem bu Kâina-
tın mevcudatıyla Mâlikimi ve Hâlıkımı arıyorum. Elbette her şeyden
evvel bu mevcudatın en meşhuru ve a'dasının tasdikiyle dahi en mükem-
meli ve en büyük Kumandanı ve en namdar Hâkimi ve sözce en yükseği
ve akılca en parlağı ve ondört asrı Faziletiyle ve Kur'anıyla ışıklandıran
Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm'ı ziyaret etmek ve a-
radığımı Ondan sormak için Asr-ı Saadete beraber gitmeliyiz diyerek,
Aklıyla beraber o Asra girdi. Gördü ki: O Asır, hakikaten O Zât
(A.S.M.) ile, bir Saadet-i Beşeriye Asrı olmuş. Çünki en bedevi ve
en ümmi bir kavmi, getirdiği Nur vasıtasıyla, kısa bir zamanda dün-
yaya Üstad ve Hâkim eylemiş.
Hem kendi Aklına dedi: Biz, en evvel bu fevkalâde Zâtın
(A.S.M.) bir derece kıymetini ve Sözlerinin Hakkaniyetini ve İhba-
ratının doğruluğunu bilmeliyiz, sonra Hâlıkımızı Ondan sormalıyız diy-
erek taharriye başladı. Bulduğu hadsiz kat'î delillerden, burada, yalnız
dokuz külliyetine birer kısa işaret edilecek.
Birincisi: Bu Zâtta (A.S.M.) -hattâ düşmanlarının tasdikiyle
dahi- bütün güzel huyların ve hasletlerin bulunması ve
ِ
ِ
۪ ٰمر۪للّٰا۪نكٰل۪و ۪تيمر۪ذا۪تيمر۪امو ۞ ۪ ۪رمقْلا۪قنُا۪و
ُ َ َ
َ َ ه َّ
َّ َ ْ َ
َ ْ َ َ ْ َ ْ َ َ َ َ
َ
Âyetlerinin sarahatıyla, bir Parmağının işaretiyle Kamer iki parça
olması ve bir Avucu ile, a'dasının ordusuna attığı az bir toprak, u-
mum o ordunun gözlerine girmesiyle kaçmaları ve susuz kalmış
kendi ordusuna, beş Parmağından kevser gibi akan suyu kifayet
derecesinde içirmesi gibi; Nakl-i Kat'î ile ve bir kısmı tevatür ile,
yüzer Mu'cizatın