Page 151 - Risale-i Nur - Asa-yı Musa
P. 151

İKİNCİ  HÜCCET-İ İMANİYE                                                                                                              153


           Kâinatın kulağını sağır edecekti.  Hem öyle bir zelzele-i herc ü merc
           içinde karışıklık olacaktı ki, Kâinatı dağıtacaktı. Yirmi camus, birbiri
           içinde hareket etse ne kadar velveleli bir herc ü merce sebebiyet verdiği
           malûm. Halbuki Küre-i Arz'dan bin defa büyük ve top güllesinden yet-
           miş   defa  sür'atli  hareket  edenler,  yıldızlar  içerisinde  var  olduğunu
           kozmoğrafya söylüyor. İşte sükûnet içindeki sükût-u ecramdan Sâni'-i
           Zülcelal'in ve Kadîr-i Zülkemal'in Derece-i Kudret ve Teshirini ve nücu-
           mun Ona Derece-i İnkıyad ve İtaatini anla.

                      ِ
                   ۪ةمْكح  ۪   فِ ۪  ۪ةَكرح Hem Semanın yüzünde, Hikmet içinde bir hare-
                  ٍ
                          ً َ َ
                   َ
           keti görmeyi Âyet emrediyor. Evet gayet acib ve azîm o harekât, gayet
           dakik  ve  geniş  Hikmet içindedir.  Nasılki bir  fabrikanın çarklarını  ve
           dolaplarını bir Hikmet içinde çeviren bir san'atkâr, fabrikanın azamet ve
           intizamı  derecesinde  derece-i  san'at  ve  meharetini  gösterir.  Öyle  de:
           Koca Güneşe, seyyarat ile beraber fabrika vaziyetini veren ve o müdhiş
           azîm  küreleri  sapan  taşları  misillü  ve  fabrika  çarkları  gibi  etrafında
           döndüren bir Kadîr-i Zülcelal'in Derece-i Kudret ve Hikmeti, o nisbette
           nazara tezahür eder.

                                   ِ
                   ۪ةنيِز  ۪   فِ ۪  ۪امسبت۪ةمشح  ۪   فِ ۪  ۪ءلائَلت Yani: Hem Semavat yüzünde, öyle
                               ٍ
                  ٍ
                   َ
                                       ً ُ ْ َ
                          ً ُّ َ َ َ ْ
           bir Haşmet içinde bir parlamak ve bir zînet içinde bir tebessüm var ki;
           Sâni'-i Zülcelal'in ne kadar muazzam bir Saltanatı, ne kadar güzel bir
           San'atı olduğunu gösterir. Donanma günlerinde kesretli elektrik lâmba-
           ları, Sultanın Derece-i Haşmetini ve Terakkiyat-ı Medeniyede Derece-i
           Kemalini gösterdiği gibi; koca Semavat o haşmetli, zînetli yıldızlarıyla
           Sâni'-i Zülcelal'in Kemal-i Saltanatını ve Cemal-i San'atını, öylece na-
           zar-ı dikkate gösteriyorlar.
                                          ِ ِ
                            ِ ِ
                  ِ
                                    ِ
                                 ِ
                   ۪ةعنصلاِ۪ نازتا۪عم۪ةقْلخْلاِ۪ماَظتنا۪عم Hem diyor ki: Semanın yüzün-
                           َ ِّ َ َ َ
                                           ْ َ َ
                   َ ْ َّ
           deki  mahlukatın  İntizamını,  dakik   Mizanlar   içinde   masnuatın
           mevzuniyetini gör ve anla ki: Onların Sânii ne kadar Kadîr ve ne
           kadar Hakîm olduğunu bil. Evet muhtelif ve küçük cirimleri veyahut
           hayvanları döndüren ve bir vazife için çeviren ve bir Mizan-ı Mahsus
           ile, herbirini muayyen bir yolda sevkeden bir Zâtın Derece-i İktidar ve
           Hikmetini    ve     hareket    eden     cirimlerin    Ona    Derece - i   İtaat
   146   147   148   149   150   151   152   153   154   155   156