Page 253 - Risale-i Nur - Asa-yı Musa
P. 253

TAKRİZLER                                                                                                                                            255

                  Bugüne kadar âcizane yazdığım manzum ve mensur yazılarımın
           hiçbirisinde bu kadar acz ve hayret içerisinde kalmamıştım. Binaenaleyh
           bu Eseri derin bir zevk, İlahî bir neş'e ve coşkun bir heyecanla okuyacak
           olanlar,  hayranlıkla  görecekler  ki; Bedîüzzaman,  çocukluğundan  beri
           müstesna bir şekilde yetişen ve bütün ömrü boyunca İlahî Tecellilere
           mazhar olan bambaşka bir Âlim ve mümtaz bir Şahsiyettir.

                  Ben bu büyük  Zâtı, Eserlerini ve Talebelerini inceden inceye
           tedkik edip de o Nur Âleminde hissen, fikren ve ruhen yaşadıktan sonra;
           büyük ve eski bir Arab şâirinin bir beytiyle, çok derin bir Hakikatı ifade
           ettiğini öğrendim: "Bütün Âlemi bir şahsiyette toplamak, Cenab-ı Hak-
           k'a zor gelmez..."
                                           * * *

                  Gayesinin  Ulviyetinden,  Davasının  İhtişamından  ve  İmanının
           Azametinden  Feyz  ve  İlham  alan  bu  Kutbun  Cazibesine  takılanların
           adedi günden güne çoğalmaktadır.

                  Akıllara hayret veren bu Ulvî Hâdise; münkirleri kahrettiği gibi,
           Mü'minleri de şâd ve mesrur eylemekte devam edip gidiyor.

                  İmanlı  gönüllerde  manevî  bir  rabıta  halinde  yaşayan  bu  İlahî
           Hâdiseyi büyük bir Mücahid, Kalbleri vecd içinde bırakan bir üslûbla
           bakınız nasıl ifade ediyor:

                  "Ahlâksızlık çirkefinin bir tufan halinde her istikamete taşıp
           uzanarak  her  Fazileti  boğmaya  koyulduğu  kara  günlerde,  Onun
           yani  Bedîüzzaman'ın  Feyzini  bir  Sır  gibi  Kalbden  Kalbe,  muka-
           vemeti  imkânsız  bir  hamle  halinde  intikal  eder  görmekle  teselli
           buluyoruz... Gecelerimiz çok karardı ve çok kararan gecelerin sa-
           bahları pek yakın olur."

                  Evet bir Sır gibi Kalbden Kalbe mukavemeti imkânsız bir halde
           yayılıp dağılan bu Nurun, memleketin her köşesinde Feyz ve Tesirini
           görenler, hayret ve dehşetler içinde sormaya başladılar: "Şöhreti mem-
           leketimizin  her  tarafını  kaplayan  bu  Zât  kimdir?!  Hayatı,  Eserleri,
           meslek ve meşrebi nedir?! Tuttuğu yol bir Tarîkat mı, bir cem'iyet mi?!
           yoksa siyasî bir teşekkül müdür?!"

              Bununla da kalmadı; derhal gerek idarî ve gerek adlî çok mühim
           takibler ve pek ciddî tedkikler, uzun ve müselsel mahkemeler cereyan
   248   249   250   251   252   253   254   255   256   257   258