Page 254 - Risale-i Nur - Asa-yı Musa
P. 254

256                                                                                                                                        ASA-YI MUSA


          etti!...Neticede, bu İlahî Tecellinin gönüller ülkesine kurulan bir "İman
          ve  İrfan  Müessesesi"nden  başka  birşey  olmadığı  tahakkuk  edince,
          Adaletin İlahî bir surette Tecellisi şu şekilde zuhur etti: "Bedîüzzaman
          Said Nursî ve bütün Risale-i Nur Eserlerinin beraeti" kararı resmen ilân
          edildi. Ve artık Ruhun maddeye, Hakkın bâtıla, Nurun zulmete, İmanın
          küfre  her  zaman  galebe  çalacağı,  Ezelden  Ebede  değişmeyecek  olan
          İlahî Kanunların başında gelen bir Hakikat olduğu, güneşler gibi belirdi.

                 Herhangi bir iklimde zuhur eden bir ıslahatçının mahiyet ve ha-
          kikatını, Sadakat ve Samimiyetini gösteren en gerçek miyar; davasını
          ilâna başladığı ilk günlerle, muzaffer olduğu son günler arasında ferdî
          ve içtimaî, uzvî ve ruhî hayatında vücuda gelen değişiklik farklarıdır,
          derler.
                 Meselâ:  O  adam  ilk  günlerde  mütevazi,  âlîcenab,  feragat  ve
          mahviyetkâr, hülâsa; bütün Ahlâk ve Fazilet bakımından cidden örnek
          olan  gayet  temiz  ve  son  derecede  mümtaz  bir  Şahsiyetti.  Bakalım,
          Cihadında muzaffer olup hislerde, emellerde, gönüllerde yer tuttuktan
          sonra yine o eski temiz ve örnek halinde kalabilmiş mi? Yoksa, zafer
          neş'esiyle birçok büyük sanılan kimseler gibi, yere göğe sığmaz mı ol-
          muş?
                 İşte büyük küçük herhangi bir Dava ve Gaye Sahibinin Mahiyet
          ve Hakikatını, Şahsiyet ve Hüviyetini en Hakikî Çehresiyle aksettirecek
          olan en berrak âyine budur.

                 Tarih boyunca, bu müdhiş imtihanı kazanmanın şaheser misa-
          lini,  evvelâ  Peygamberler  ve  bilhâssa  Sultan-ül  Enbiya  Sallallahü
          Aleyhi Vesellem Efendimiz, sonra onun Halife ve Sahabeleri ve daha
          sonra Onların Nurlu yolunda yürüyen büyük Zâtlar vermişlerdir.

                                          * * *

                                          ِ
                 Peygamber Efendimiz, şu  ۪يِبنَلاْا۪ةثرو۪ء َٓ امَلعْلَا yani: "Âlimler,
                                           ا
                                          َ۪ٓ
                                          ء
                                            َ ْ
                                                  ُ َ َ َ ُ َ ُ
          Peygamberlerin Vârisleridirler" Hadîs-i Şerifleriyle; Âlim olmanın pek
          kolay bir şey olmadığını, İ'cazkâr Belâgatları ile beyan buyuruyorlar.

                 Zira mademki bir Âlim, Peygamberlerin Vârisidir; o halde Hak
          ve Hakikatın Tebliğ ve Neşri hususunda, aynen Onların tutmuş oldukları
   249   250   251   252   253   254   255   256   257   258   259