Page 266 - Risale-i Nur - Asa-yı Musa
P. 266
268 ASA-YI MUSA
-Ülema, Resul-i Ekrem Efendimizin İlmine, Mutasavvıflar da Ameline
Vâris olmuşlar. İşte bu sebebden dolayıdır ki, Fahr-i Cihan Efendimizin
hem İlmine ve hem Ameline Vâris olan bir zâta "Zülcenaheyn", yani
"İki kanadlı" deniliyor. Binaenaleyh Tarîkattan maksad, ruhsatlarla
değil, Azimetlerle amel edip Ahlâk-ı Peygamberî ile ahlâklanarak bütün
manevî hastalıklardan temizlenip Cenab-ı Hakk'ın Rızasında fâni olm-
aktır. İşte bu Ulvî dereceyi kazanan kimseler, şübhesiz ki Ehl-i
Hakikattırlar. Yani, Tarîkattan maksud ve matlub olan gayeye ermişler
demektir. Fakat bu yüksek mertebeyi kazanmak, her adama müyesser
olamayacağı için, Büyüklerimiz matlub olan hedefe kolaylıkla ere-
bilmek için, muayyen kaideler vaz'eylemişlerdir. Hülâsa; Tarîkat, Şeriat
dairesinin içinde bir dairedir. Tarîkattan düşen Şeriata düşer, fakat -
maazallah- Şeriattan düşen ebedî hüsranda kalır.
Bu büyük Zâtın beyanatına göre, Bedîüzzaman'ın açtığı Nur
yolu ile, hakikî ve şaibesiz Tasavvuf arasında cevherî hiçbir ihtilaf yok-
tur. Her ikisi de Rıza-yı Bari'ye ve binnetice Cennet-i A'lâ'ya ve Dîdar-
ı Mevlâ'ya götüren yollardır.
Binaenaleyh bu asil gayeyi istihdaf eden herhangi Mutasavvıf
bir Kardeşimizin, Risale-i Nur Külliyatını seve seve okumasına hiçbir
mani' kalmadığı gibi; bilakis Risale-i Nur Tasavvuftaki "murakabe"
dairesini, Kur'an-ı Kerim yolu ile genişleterek, ona bir de Tefekkür Va-
zifesini en mühim bir Vird olarak ilâve etmiştir.
Evet İnsanın gözüne gönlüne bambaşka ufuklar açan bu "Tefek-
kür" sebebiyle sadece Kalbinin murakabesi ile meşgul olan bir sâlik,
Kalbi ve bütün letaifi ile birlikte zerrelerden kürelere kadar bütün
Kâinatı Azamet ve İhtişamı ile seyr ü temaşa, murakabe ve müşahede
ederek, Cenab-ı Hakk'ın o Âlemlerde binbir şekilde tecelli etmekte olan
Esma-i Hüsnasını, Sıfât-ı Ulyasını Kemal-i Vecd ile görerek, artık
sonsuz bir ma'bedde olduğunu Aynelyakîn, İlmelyakîn ve Hakkalyakîn
derecesinde hisseder. Çünki içine girdiği "Ma'bed" öyle ulu bir
Ma'beddir ki; milyarlara sığmayan Cemaatin hepsi aşk ve şevk, huşu' ve
istiğraklar içinde Hâlıkını zikrediyor. Yanık, tatlı ve güzel lisanları, şive,
nağme, ahenk ve besteleri ile bir ağızdan
۪ ۪ ۞ ِ َٓ ِ ِ ِ ۪ ۪ للّٰ ۪ ۞ ۪ ۞ ِ ۪ ناحبس
ْ
۪بكَا ۪ ۪ للّٰاو ۪ للّٰاَّ۪لاا۪ه ۪ ٰلا َ۪لا ۪ و ۪ ه ۪ دمحْلاو ۪ للّٰا ۪
ه
ُ َ ُ ه َ ُ ه َ َ ُ ْ َ َ َ َ ْ ُ