Page 223 - Hayatın Gerçek Kökeni
P. 223

Moleküler Biyoloji ve Hayat›n Kökeni

             tüm geliflmelere ra¤men, bu sorun evrimciler için hala çözümsüz olmaya
             devam etmektedir. Bu nedenle Alman biyokimyac› Douglas R. Hofstadter
             flöyle demektedir:
                 Nas›l oldu da genetik bilgi, onu yorumlayan mekanizmalarla (ribozomlar ve
                 RNA molekülleri ile) birlikte ortaya ç›kt›? Bu soru karfl›s›nda kendimizi bir ce-
                 vapla de¤il, hayranl›k ve flaflk›nl›k duygular› ile tatmin etmemiz gerekiyor. 271
                 San Diego California Üniversitesi'nden Stanley Miller'›n ve Francis
             Crick'in çal›flma arkadafl› olan ünlü evrimci Dr. Leslie Orgel ise, 1994 tarih-
             li bir makalesinde ayn› gerçek karfl›s›nda flöyle demektedir:

                 Son derece kompleks yap›lara sahip olan proteinlerin ve nükleik asitlerin
                 (RNA ve DNA) ayn› yerde ve ayn› zamanda rastlant›sal olarak oluflmalar› afl›-
                 r› derecede ihtimal d›fl›d›r. Ama bunlar›n birisi olmadan di¤erini elde etmek
                 de mümkün de¤ildir. Dolay›s›yla insan, yaflam›n kimyasal yollarla ortaya ç›k-
                 mas›n›n asla mümkün olmad›¤› sonucuna varmak zorunda kalmaktad›r. 272
                 Tüm bunlar›n yan› s›ra, de¤il belli bir enformasyon serisine sahip
             DNA, RNA gibi nükleik asitlerin rastlant›lar sonucu ortaya ç›kmas›, bun-
             lar› oluflturan nükleotidlerden tek birinin dahi tesadüfler sonucu oluflma-
             s› ve ilkel dünya koflullar›nda varl›¤›n› ve safl›¤›n› korumas› kimyasal ola-
             rak mümkün de¤ildir. Evrimci çizgide yay›n yapan ünlü bilim dergisi Sci-
             entific American'da yer alan flu sat›rlar evrimcilerin bu konudaki itiraflar›-
             n› dile getirir:
                 Muhtemel ilkel dünya koflullar›n›n taklit edildi¤i gerçekçi deneylerde, en ba-
                 sit moleküller dahi yaln›zca az miktarlarda üretilmifltir. Daha da kötü olan,
                 bu moleküller genelde organik moleküllerin ikinci dereceden yap› tafllar›d›r.
                 Normal etkileri gitgide daha karmakar›fl›k organik kar›fl›mlar› oluflturmak
                 olan jeokimyasal reaksiyonlar sonucunda nas›l olup da ayr›flabildikleri ve
                 saflaflabildikleri hala bir problem olarak durmaktad›r. Biraz daha kompleks
                 moleküller için bu zorluk h›zla artar. Özellikle nükleotidlerin bütünüyle je-
                 okimyasal olan kökeni büyük güçlükler arz eder. 273

                 Buraya kadar anlat›lanlardan da görüldü¤ü gibi, yaflam›n kimyasal
             yollarla ortaya ç›kmas› asla mümkün olmad›¤›na göre yaflam› sonsuz kud-
             ret sahibi Allah'›n yaratm›fl aç›kça ortaya ç›kmaktad›r. Evrimcilerin yüzy›-
             l›n bafllar›ndan bu yana sözünü ettikleri "kimyasal evrim" asla yaflanma-
             m›fl bir masaldan baflka bir fley de¤ildir.
                 Ama ço¤u evrimci, bu ve benzeri bilim d›fl› masallara mutlak birer
             gerçek gibi inanmaktad›r. Çünkü canl›lar›n yarat›lm›fl oldu¤unu kabul et-


                                              221
   218   219   220   221   222   223   224   225   226   227   228