Page 232 - Hayatın Gerçek Kökeni
P. 232

HAYATIN GERÇEK KÖKEN‹

                              Oysa ortaya koyduklar› yorum da son derece tutars›z-
                                   d›r. Çünkü "analog" saymak zorunda kald›klar›
                                         organlar kimi zaman, ola¤anüstü derecede
                                            kompleks yap›lar›na ra¤men birbirleri-
                                              ne o denli benzerdir ki, bu benzerli¤in
                rastlant›sal mutasyonlar sayesinde sa¤land›¤›n› öne sürmek büyük bir
             mant›ks›zl›kt›r. E¤er ahtapotun gözü, evrimcilerin iddia ettikleri gibi ta-
             mamen tesadüfen ortaya ç›km›flsa, nas›l olur da omurgal› gözü de t›pat›p
                              ayn› tesadüfleri tekrarlayarak ortaya ç›kabilir? Bu soru-
                                       yu düflünmekten "bafl› a¤r›yan" ünlü evrimci
                                            Frank Salisbury flöyle yazmaktad›r:
                                             Göz kadar kompleks bir organ bile farkl›
                                            gruplarda ayr› ayr› ortaya ç›km›flt›r. Örne¤in
                                        ahtapotta, omurgal›larda ve artropodlarda. Bunla-
                 r›n bir defa ortaya ç›k›fllar›n› aç›klamak yeteri kadar problem olufltururken,
                 modern sentetik (neo-Darwinist) teoriye göre, farkl› defalar ayr› ayr› meyda-
                           na geldikleri düflüncesi bafl›m› a¤r›tmaktad›r. 283
                                          Evrimci teoriye göre, kanatlar da birbirin-
                                        den ba¤›ms›z olarak dört kez "tesadüfen" or-
                                          taya ç›km›flt›r: Böceklerde, uçan sürün-
                                            genlerde, kufllarda ve uçan memelilerde
                                             (yarasada). Do¤al seleksiyon-mutasyon
                                     mekanizmalar›yla aç›klanamayan kanatlar›n
                Bir uçan sürüngenin,  dört kez ayr› ayr› oluflmalar›, hem de bu oluflan
           bir kuflun ve bir yarasan›n  kanatlar›n birbirine benzer yap›lar sergilemele-
            kanatlar›. Aralar›nda hiç-
             bir evrimsel iliflki kurula-  ri, evrimci biyologlar için bir baflka bafl a¤r›s›
             mayan bu kanatlar, ben-  nedeni oluflturur.
              zer yap›lara sahiptirler.
                                          Bu konuda evrimci tezi ç›kmaza sürükle-
                                     yen en somut örneklerden biri de, memeli can-
             l›larda ortaya ç›kar. Ça¤dafl biyolojinin ortak kabulüne göre, tüm memeli-
             ler üç temel kategoriye ayr›l›r; plasental›lar, keseliler (marsupials) ve mo-
             notreme'ler (yumurta ile üreyen memeliler). Evrimciler, bu ayr›m›n me-
             melilerin henüz ilk bafllang›c›nda do¤du¤unu ve her üç kategorinin birbir-
             lerinden tamamen ba¤›ms›z olarak ayr› birer evrim tarihi yaflad›¤›n› var-
             sayarlar. Ancak ne ilginçtir ki, plasental›lar ve keseliler aras›nda birbirleri-




                                              230
   227   228   229   230   231   232   233   234   235   236   237