Page 314 - Hayatın Gerçek Kökeni
P. 314

HAYATIN GERÇEK KÖKEN‹

                 "Bilimsel Amac›n" Tan›m›
                 Ünlü bir evrimci olan Alman biyolog Hoïmar Von Dithfurt'un yazd›¤›
             baz› sat›rlar, bu gözü kapal› materyalist anlay›fl›n iyi bir ifadesidir. Dithfurt
             canl›l›¤›n son derece kompleks yap›s›na bir örnek verdikten sonra, bunun
             rastlant›larla ortaya ç›k›p ç›kamayaca¤› sorusu karfl›s›nda flunlar› söyler:
                 Salt rastlant› sonucu ortaya ç›km›fl böyle bir uyum, gerçekten de mümkün
                 müdür? Bu, bütün biyolojik evrimin en temel sorusudur... Modern do¤a bi-
                 liminden yana olan bir kimse, bu soruya "evet" yan›t›n› verme ötesinde bir
                 seçene¤e sahip de¤ildir. Çünkü do¤a olaylar›n› anlafl›l›r yollardan aç›klama-
                 y› kendisine hedef k›lm›fl, bunlar›, do¤aüstü müdahalenin yard›m›na bafl-
                 vurmadan do¤ruca do¤a yasalar›na dayanarak türetmeyi amaçlam›flt›r. 392
                 Dithfurt'un da belirtti¤i gibi, materyalist bilim anlay›fl›, hayat› "do¤a-
             üstü müdahalenin" yani yarat›l›fl›n varl›¤›n› kabul etmeden aç›klamay›
             kendisine en temel prensip olarak kabul etmifltir. Bu prensip bir kez kabul
             edildikten sonra, en imkans›z olas›l›klar bile kolayl›kla kabul edilebilir.
                 Bu dogmatik zihniyetin örneklerini hemen hemen her evrimci çal›fl-
             mada bulmak mümkündür. Evrim'in Türkiye'deki önde gelen savunucu-
             lar›ndan Prof. Ali Demirsoy birçok örnekten biridir. Prof. Demirsoy'a gö-
             re, yaflam için mutlaka var olmas› gereken temel proteinlerden Sitokrom-
             C'nin tesadüfen oluflmas› ihtimali "bir maymunun daktiloda hiç yanl›fl
             yapmadan insanl›k tarihini yazma olas›l›¤› kadar azd›r." 393
                 Kuflkusuz böyle bir ihtimali kabul etmek, ak›l ve sa¤duyunun en te-
             mel prensiplerini çi¤nemek anlam›na gelir. ‹nsan, bir ka¤›t parças› üzerine
             yaz›l› tek bir harf gördü¤ünde bile, o harfin bilinçli birisi taraf›ndan yaz›l-
             d›¤›na emindir. ‹nsanl›k tarihini anlatan bir kitap gördü¤ünde, bunun bir
             yazar taraf›ndan kaleme al›nd›¤›ndan daha da emindir. Akli dengesi ye-
             rinde olan hiç kimse, bu dev kitab›n içindeki harflerin "tesadüfen" yan ya-
             na geldi¤ini iddia etmeyecektir.
                 Ancak son derece ilginçtir, Prof. Dr. Ali Demirsoy, tam da bunu kabul
             etmektedir:
                 Bir Sitokrom-C'nin dizilimini oluflturmak için olas›l›k s›f›r denecek kadar az-
                 d›r. Yani canl›l›k e¤er belirli bir dizilimi gerektiriyorsa, bu tüm evrende bir
                 defa oluflacak kadar az olas›l›¤a sahiptir, denebilir. Ya da oluflumunda bizim
                 tan›mlayamayaca¤›m›z do¤aüstü güçler görev yapm›flt›r. Bu sonuncusunu





                                              312
   309   310   311   312   313   314   315   316   317   318   319