Page 101 - Rumilik Tehlike Mi
P. 101
Adnan Oktar (Harun Yahya) 99
Harvard'lı kimyager George Whitesides ise, Amerikan Kimya Toplulu-
ğu tarafından kendisine, en üst düzey ödül olan Priestley Madalya’sı veri-
lirken yaptığı konuşmasında, şu itirafı yapmıştır:
Yaşamın kökeni. Bilimdeki en büyük problemlerden biridir... Çoğu kimyager,
benim gibi, hayatın prebiyotik Dünya’daki moleküllerin karışımlarından, spon-
tane olarak ortaya çıktığına inanır. Nasıl? Hiçbir fikrim yok . (George M. Whi-
tesides, "Revolutions In Chemistry: Priestley Medalist George M. Whitesides'
Address", Chemical and Engineering News, 85: 12-17 (March 26, 2007)
Hücrenin çekirdeğinde yer alan ve genetik bilgiyi saklayan DNA mole-
külü ise, muazzam bir bilgi bankasıdır. İnsan DNA'sının içerdiği bilginin,
eğer kağıda dökülmeye kalkılsa, 500'er sayfadan oluşan 900 ciltlik bir
kütüphane oluşturacağı hesaplanmaktadır.
Bu konuda evrimciler açısından çok ilginç bir açmaz daha vardır: DNA,
yalnız birtakım özelleşmiş proteinlerin (enzimlerin) yardımı ile eşlenebilir.
Ama bu enzimlerin sentezi de ancak DNA'daki bilgiler doğrultusunda ger-
çekleşir. Birbirine bağımlı olduklarından, eşlemenin meydana gelebilmesi
için ikisinin de aynı anda var olmaları gerekir. Bu ise, hayatın kendiliğin-
den oluştuğu senaryosunu yerle bir etmektedir. San Diego California Üni-
versitesi'nden ünlü evrimci Prof. Leslie Orgel, Scientific American dergisi-
nin Ekim 1994 tarihli sayısında bu gerçeği şöyle itiraf eder:
Son derece kompleks yapılara sahip olan proteinlerin ve nükleik asitlerin (RNA
ve DNA) aynı yerde ve aynı zamanda rastlantısal olarak oluşmaları aşırı dere-
cede ihtimal dışıdır. Ama bunların birisi olmadan diğerini elde etmek de müm-
kün değildir. Dolayısıyla insan, yaşamın kimyasal yollarla ortaya çıkmasının
asla mümkün olmadığı sonucuna varmak zorunda kalmaktadır. (Leslie E.
Orgel, The Origin of Life on Earth, Scientific American, c. 271, Ekim 1994, s. 78)
Kuşkusuz eğer hayatın kör tesadüfler neticesinde kendi kendine ortaya
çıkması imkansız ise, bu durumda hayatın yaratıldığını kabul etmek gere-
kir. Bu gerçek, en temel amacı Yaratılış'ı reddetmek olan evrim teorisini
açıkça geçersiz kılmaktadır.