Page 170 - Risale-i Nur - Sikke-i Tasdik-i Gaybi
P. 170

172                                                                                   SİKKE-İ TASDÎK-I GAYBÎ



                 Âhir Fıkrasında Muhbir-i Sâdık'ın haber verdiği mânevî fütuhat
          yapmak ve zulümatı dağıtmak zaman ve zemini hemen hemen gelmiş diye
          Fıkrasına, bütün Ruh u Canımızla Rahmet-i İlâhiyyeden niyaz ve temenni
          ediyoruz. Fakat biz Risalet-ün-Nur Şâkirdleri ise; Vazifemiz Hizmettir,
          Vazife-i İlâhiyyeye karışmamak ve Hizmetimizi Onun Vazifesine bina
          etmekle  bir  nevi  tecrübe  yapmamak  olmakla  beraber..  kemmiyete
          değil,  keyfiyete  bakmak;  hem  çoktanberi  sukut-u  ahlâka  ve  hayat-ı
          dünyeviyeyi her cihetle Hayat-ı Uhreviyeye tercih ettirmeğe sevkeden
          dehşetli  esbab  altında  Risalet-ün-Nurun  şimdiye  kadar  Fütuhatı  ve
          zendekaların ve dalâletlerin savletlerinin kırılması ve yüzbinler bîçâ-
          relerin Îmanlarını kurtarması ve herbiri yüze mukabil binler hakikî
          Mü'min  Talebeleri yetiştirmesi, Muhbir-i Sâdık'ın İhbarını aynen tas-

          dik etmiş ve vukuat isbat etmiş ve ediyor ve  للّٰا   ء َ    شش   ا  َ    ن ِ   ا daha edecek.
                                                      ُ ه
                                                               ْ
                                           ِ
          Hem  öyle  kökleşmiş  ki,  للّٰا  ءاشش  نا hiçbir kuvvet, Anadolunun sinesin-
                                   ُ  َ ه  ْ َ
          den  Onu  çıkaramaz.  Tâ  âhir  zamanda,  hayatın  geniş  dairesinde  asıl
          sahibleri, yâni Mehdi ve Şâkirdleri, Cenâb-ı Hakkın izniyle gelir, o Daireyi
          genişlendirir  ve  o  tohumlar  sünbüllenir.  Bizler  de  kabrimizde  seyredip
          Allaha şükrederiz.
                                                                    Said Nursî
                                          * * *

                 Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

                 Bu günlerde Rumuzat-ı Semâniye'ye aid iki Risaleyi, ehemmiyetli
          Talebelere bir yere gönderdim. Yol kapandı, gitmedi. O iki Risaleyi tekrar
          dikkatle mütalâa ettim. Fikren dedim ki: "Bu zevkli ve güzel ve meraklı
          şirin bir maksada giden bu Tevafuklu yolda ne için sevkedilmeden perde
          indi, başka yolda sevkedildik, çalıştırıldık?" Birden ihtar edildi ki: O gaybî
          Esrarı açacak olan meslekten yüz derece daha ehemmiyetli ve kıymetli ve
          umumî  ihtiyaca  medar  ve  herkes  bu  zamanda  ona  şiddetle  muhtaç  ve
          İslâmiyetin temel taşları olan Hakaik-ı Îmaniye Hazinesine Hizmet etmeğe
          ve istifadeye zarar gelecekti. Çünki o Esrar-ı Gaybiye, zevkli ve meraklı
          olduğu için nazarı kendine çekecekti. En büyük ve en yüksek maksad olan
          Hakaik-ı  Îmaniyeyi  ikinci  derecede  bırakacaktı.  Onun  için  idi  ki,  Sûre-i

          ِ   للّٰا ر   ص   ن ءاج اذا   Remzinde Esrar-ı Gaybî
                        ِ
                   ش
                َ َ َ َ
          ه
               ْ ُ
   165   166   167   168   169   170   171   172   173   174   175