Page 168 - Risale-i Nur - Sikke-i Tasdik-i Gaybi
P. 168

170                                                                                      SİKKE-İ TASDÎK-I GAYBÎ






               NAMAZ TESBİHATININ FAZİLETİNE AİD ISPARTA'YA
                          GÖNDERİLEN BİR MEKTUBTUR.

                 Bu  günlerde  ince  bir  mes'ele  Kalbime  geldi.  Vaktinde  Kaleme
          alamadım, vakit geçtikten sonra o ehemmiyetli Hakikata bir işaret ederiz.

                 Kardeşlerimizden birisinin Namaz Tesbihatında tekâsülüne binaen
          dedim: Namazdan sonraki Tesbihatlar Tarîkat-ı Muhammediyedir (A.S.M.)
          ve Velayet-i Ahmediyenin (A.S.M.) bir Evradıdır. O nokta-i nazarda ehem-
          miyeti büyüktür.” Sonra bu Kelimenin Hakikatı böyle inkişaf etti:

                 Nasılki Risalete inkıâlb eden Velayet-i Ahmediye (A.S.M.) bütün
          Velayetlerin fevkindedir, öyle de o Velayetin Tarikatı ve o Velayet-i Kübrâ-
          nın Evrad-ı Mahsusası olan Farz Namazların akabindeki Tesbihat, o derece
          sair Tarikatların ve Evradların fevkindedir ve bu Sır dahi şöyle inkişaf etti:

                 Nasıl,  Zikir  Dairesinde  bir  meclisde  veyahut  Hatme-i  Nakşiyede
          bir  Mescidde  birbiriyle  alâkadar  hey´et-i  mecmuada  nuranî  bir  vaziyet
          hissediliyor,    öyle    de:    Kalbi    hüşyar    bir    Zat,     Namazdan   sonra

            ا   ناحبس      للّٰا   ن احبس  deyip tesbihi çekerken, O Daire-i Zikrin Reisi
           للّٰ

           ه
                            َ
                        ه
                               َ ْ ُ
               َ َ ْ ُ
          olan Zât-ı Ahmediyenin (A.S.M.) müvacehesinde tesbih elinde yüz milyon
          adam   tesbih    çektiklerini    mânen    hisseder,   O   Azamet  ve  Ulviyetle
            ا

              نا   حبس      للّٰا      نا   حب   س der. Sonra, O Ser-Zâkirin Emr-i Mânevîsiyle Ona
          للّٰ
                        ه
                              َ َ
               َ
           ه
                                 ُ ْ
                 َ ْ ُ
                             ِ
                   ِ
          ittibâan   للّٰدم   حْلَا  للّٰد   محْل   َا  dediği  vakit,  o  Halka-i  Zikrin  ve  O  geniş
                  ه
                                ْ َ ُ
                             ه
                       َ ُ ْ
          Dairesi  bulunan  Hatme-i  Ahmediyenin  (A.S.M.)  Dairesinde  yüz  milyon
                                ِ
                      ِ
          Müridlerin  للّٰدمح        ْلَا    للّٰدمحْلَا larından tezahür eden azametli bir “دمح”i
                               ه ُ ْ َ
                     ه ُ ْ َ
                                                                          ْ َ
                           ِ
          düşünüp içinde    للّٰدمحْلَا    للّٰ    ه ِ    دمحْلَا ile iştirâk eder.
                          ه ُ ْ َ
                                     ُ ْ َ
   163   164   165   166   167   168   169   170   171   172   173