Page 171 - Risale-i Nur - Sikke-i Tasdik-i Gaybi
P. 171

PARLAK FIKRALAR ve GÜZEL MEKTUBLAR                                              173



           gösterildi,  birden  kapandı,  perde  indi.  Hem  bu  Sır  için  idi  ki,  o  yolda
           istihdam  edilmedik;  yalnız  o  Meslek-i  Tevafukıyenin  tereşşuhatından
           Risale-i Nurun Hakkaniyetine bir imza ve Cezâletine bir zînet ve Hurûf-u
           Kur'aniyenin  İntizamından  ve  vaziyetinden  tezahür  eden  bir  nevi'  İ’caz
           çıktı, daha o yolda çalıştırılmadık.

                                                                     Said Nursî
                                           * * *


               RÜ'YA HAKKINDA ISPARTA'YA GÖNDERİLEN BİR FIKRADIR.

                  Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

                  Hediyeniz  Kastamonuya  geleceği  ânında  rü'yada  gördüm  ki:
           Bizlere  bir  Ferman-ı  Şâhâne,  mânevî  bir  cânibden  geliyor,  Kemal-i
           Hürmetle ellerinde tutup bize getiriyorlar. Biz baktık ki, O Ferman-ı Âli,
           Kur'an-ı  Azîmüşşan  olarak  çıktı.  O  halde  bu  mâna  Kalbe  geldi:  Kur'an
           yüzünden Risalet-ün-Nurun Şahs-ı Mânevîsi ve biz Şâkirdleri, bir terfi' ve
           terakki  Fermanını  Âlem-i  Gaybdan  alacağız.  Şimdi  tâbiri  ise,  o  fermanı
           temsil eden mâsumların Kalemiyle mânevî Tefsir-i Kur'ânîyi aldığımızdır.

                  Bu  rü'yânın  şimdiki  tâbiri  çıkmadan  bir  iki  saat  evvel,  Feyzi  ile
           Emin'in gösterdikleri tâbir dahi Hakdır, ehemmiyetlidir. Hem bu medar-ı
           sürur  ve  ferah  olan  Hediye-i  Nuriyeyi  bir  Hiss-i  Kablelvuku'  ile  benim
           Ruhum  tam  hissetmiş,  Akla  haber  vermemiş  idi  ki,  o  gelmeden  iki  gün
           evvel Feyzi ve Emin'in Fıkrasında beyan edilen rü'yayı gördüğüm gecenin
           gününde  sabahtan  akşama  kadar  ve  ikinci  gününde  kısmen  hiç  görme-
           diğim bir tarzda bir sevinç, bir sürur hissedip mütemadiyen bir bahane ile
           ferahımı  izhar  edip  otuz-kırk  def'a  tebessüm  ile  güldüm.  Hem  ben,  hem
           Feyzi  taaccüb  ve  hayret  ettik.  Otuz  günde  bir  def'a  gülmiyen,  bir  günde
           otuz  def'a  gülmek  bizleri  hayrette  bıraktı.  Şimdi  anlaşıldı  ki;  o  sürur,  o
           sevinç  mezkûr  mânevi  Fermanı  temsil  eden  Mâsumların  ve  Ümmîlerin
           Kalemlerinin  yazıları,  Nesl-i  Âtînin  sahâif-i  hayatlarına,  Âlem-i  İslâmın
           sahife-i  mukadderatına  ve  Ehl-i  Îmanın  istikbalinin  defterlerine  Neşr-i
           Envar  edeceklerinin  ve  o  mâsumların  hâlis  ve  sâfi  amelleri  ve
           Hizmetleriyle  sahife-i  a'mâlimizde  hasenatlarını  yazıp  kaydetmesinin  ve
           Risale-i Nur Şâkirdlerinin
   166   167   168   169   170   171   172   173   174   175   176