Page 97 - Risale-i Nur - Sikke-i Tasdik-i Gaybi
P. 97
BİRİNCİ ŞUA 99
ِ
رلا ِنمح رلا ِ للّٰا ِمبِ okuduğu zamanına tam tamına Tevafukla
ِميح
َّ
ه
َّ ٰ ْ
ْ
parmak basıyor, arkasını sıvatıyor, "Haydi git, Selâmetle çalış" remzen
diyor. Üçüncü vecihte, yâni bin ikiyüz doksanüç veya dört olan makam-ı
cifrîsiyle o Tercümanın Besmele-i Hayat-ı Dünyeviyesinin ibtidasına tam
tamına Tevafuk Sırriyle îma eder ki, Onun Hayatı çok dehşetli dağdağaları
ve fırtınaları görmek ve çekmekle beraber daima Rahman ve Rahîm
İsimlerinin mazharı olarak Rahmetle muhafaza ve Şefkatle terbiye edile-
ceğini remzen mün'imâne haber veriyor. Bu suretle Kur'ânın mânevî
İ’cazından İhbar-ı Gaybî nev'inin bir Şuâını gösteriyor.
ِ
YİRMİALTINCI ÂYET : Sûre-i Hûd'da: دي عس و ِ ق ش مهنمف
َ ٌّ
ٌ
ْ ُ ْ َ
َ َ
ِ
َّ
Âyetinin iki satır sonra gelen ةنجْلا ِ فف اود ِ ُ س ع ني ذلا امَاو Âyetidir. Şu
ُ
َ
َّ َ
َّ َ
َ
Âyetin şeddeli م ve şeddeli ل ve şeddeli ن ikişer sayılmak ve ةنجْلَا
ِ
َّ َ
deki ت vakıfta olduğundan ه olmak cihetiyle makam-ı cifrîsi bin üçyüz
elliiki olmakla tam tamına Resail-in-Nur Şâkirdlerinin en me'yusiyetli ve
musibetli zamanları olan bin üçyüz elliiki tarihine tam tamına Tevafukla o
acınacak hallerinde Kudsî ve Semavî bir Teselli, bir Beşarettir. Ve Âyetin
münasebet-i maneviyesi bir-iki Risalede, yâni Kerâmat-ı Aleviyede ve
Gavsiyede beyan edilmiştir.
ِ
ِ
ِ
اودعس ني ذلا امَا و deki ودعس Kelimesi عس و ِ ق ش مه نمف deki
َّ
د
ي
ا
ٌ
ُ
ْ َ
َ ٌّ
ُ
َ
َ َّ
َ ْ ُ
َ
ُ
ُ
دي عس Kelimesine Kur'an Sahifesinde tam müvazi ve mukabil gelmesi, bu
ٌ
َ
Tevafuka bir letâfet daha katar. Bu Âyetin küllî ve çok geniş Mâna-yı
Kudsîsinin cüz'iyatından Risale-i Nur Şâkirdleri gibi teselliye çok muhtaç
bir cüz'îsi bu asırda bin üçyüz elliikide bulunduğuna tam tamına Tevafukla
ِ
işaret ederek başına parmak basıyor. Eğer ةنجْلا ِ فف Kelimesinde
َ
َّ َ
ِ
ن
vakfedilmezse ve دلاخ Kelimesiyle
ي
َ
َ