Page 132 - Risale-i Nur - Şualar
P. 132

134                                                                                                                                  ŞUÂLAR


          kelâmı  değildir.  Hattâ,  Resâil-in-Nur'un  yüzer  hüccetlerinden  birtek
          Hüccet-i  Kur'âniyesi  olan  Yirmibeşinci  Söz  ile  Ondokuzuncu  Mek-
          tub'un âhiri, Kur'ân'ın kırk vecihle Mu'cize olduğunu öyle isbat etmiş ki;
          kim  görmüş  ise,  değil  tenkid  ve  itiraz  etmek,  belki  isbatlarına  hayran
          olmuş.. takdir ederek çok sena etmiş. Kur'ân'ın Vech-i İ’cazını ve Hak
          Kelâmullah  olduğunu  isbat  etmek  cihetini  Risalet-in  Nur'a  havale
          ederek;  yalnız, bir kısa işaretle, büyüklüğünü gösteren birkaç Noktaya
          dikkat etti.

              B i r i n c i   N o k t a : Nasılki Kur'ân, bütün Mu'cizatiyle ve
          Hakkaniyetine Delil olan bütün Hakaikıyle, Muhammed Aleyhissalâtü
          Vesselâm'ın  bir  Mu'cizesidir;  öyle  de,  Muhammed  Aleyhissalâtü
          Vesselâm da, bütün Mu'cizatıyla ve Delâil-i Nübüvvetiyle ve Kemalât-ı
          İlmiyesiyle, Kur'an'ın bir Mu'cizesidir ve Kur'ân, Kelâmullah olduğuna
          bir Hüccet-i Kâtıasıdır.

              İ k i  n c i    N  o k  t a  :  Kur'ân, bu dünyada, öyle Nuranî ve
          Saadetli  ve  Hakikatli  bir  surette  bir  tebdil-i  hayat-ı  içtimaiye  ile
          beraber, İnsanların; hem nefislerinde, hem Kalblerinde, hem Ruh-
          larında, hem Akıllarında, hem hayat-ı şahsiyelerinde, hem hayat-ı
          içtimaiyelerinde, hem hayat-ı siyasiyelerinde öyle bir inkılâb yapmış
          ve  idame  etmiş  ve  idare  etmiş  ki;  ondört  asır  müddetinde,  her
          dakikada, altıbin altıyüz altmışaltı Âyetleri, Kemal-i İhtiramla, hiç
          olmazsa, yüz  milyondan ziyade İnsanların dilleriyle okunuyor. Ve
          İnsanları Terbiye ve nefislerini  Tezkiye ve  Kalblerini  Tasfiye edi-
          yor.. Ruhlara İnkişaf ve Terakki  ve Akıllara İstikamet ve Nur ve
          Hayata  Hayat  ve  Saadet  veriyor;  elbette  böyle  bir  Kitabın  misli
          yoktur, Hârikadır, Fevkalâdedir, Mu'cizedir.

              Üçüncü Nokta: Kur'ân, o asırdan tâ şimdiye kadar öyle bir Belâgat
          göstermiş ki; Kâbe'nin duvarında altın ile yazılan en meşhur ediblerin
          "Muallâkat-ı Seb'a" nâmıyla şöhretşiar kasidelerini o dereceye indirdi
          ki,  Lebid'in  kızı,  babasının  kasidesini  Kâbe'den  indirirken  demiş:
          "Âyâta karşı bunun kıymeti kalmadı."

                                             ِ
              Hem  bedevî  bir  edib  ٌرمءوتٌامبٌعدصاف  Âyetini  işittiği vakit  sec-
                                         ه َ ْ َ
                                                    َ
                                    ه َ ْ
                                                  ْ
          deye  kapanmış.  Ona  demişler:  "Sen  Müslüman  mı  oldun?"  O  demiş:
          "Hayır, ben bu Âyetin Belâgatına secde ettim."
   127   128   129   130   131   132   133   134   135   136   137