Page 128 - Risale-i Nur - Şualar
P. 128

130                                                                                                                                  ŞUÂLAR


          ve  Vazifeler  varsa,  O  Zâtta  (A.S.M.)  en  ileride  olduğu  tarihçe
          musaddaktır. Demek Onlar, nasıl ki lisan-ı kal ile; Tevrat, İncil, Zebur
          ve  Suhuflarında  bu  Zât'ın  (A.S.M.)  geleceğini  haber  verip  İnsanlara
          beşaret  vermişler  ki,  Kütüb-ü  Mukaddesenin  o  beşaretli  işaratından
          yirmiden  fazla  ve  pek  zâhir  bir  kısmı,  Ondokuzuncu  Mektub'ta
          güzelce beyan ve isbat edilmiş. Öyle de, lisan-ı halleriyle yâni Nübüv-
          vetleriyle ve Mu'cizeleriyle, kendi mesleklerinde ve vazifelerinde en ile-
          ri ve en mükemmel olan bu Zâtı tasdik edip Dâvasını imza ediyorlar ve
          lisan-ı kal ve İcma ile Vahdaniyete delâlet ettikleri gibi, lisan-ı hal ile
          ve İttifak ile de, bu Zâtın Sâdıkıyetine şehadet ediyorlar, diye anladı.

              B e ş i n c i s i : Bu Zâtın Düsturlarıyle ve Terbiyesi ve Tebaiyetiyle
          ve  arkasından  gitmeleriyle;  Hakka,  Hakikata,  Kemalâta,  Keramata,
          Keşfiyata,  Müşahedata  yetişen  binlerce  Evliya  Vahdaniyete  delâlet
          ettikleri gibi; Üstadları olan bu Zâtın Sâdıkıyetine ve Risaletine İcma
          ve İttifakla şehadet ediyorlar. Ve Âlem-i Gaybdan verdiği haberlerin
          bir  kısmını,  Nur-u  Velâyetle  müşahede  etmeleri  ve  umumunu  Nur-u
          Îmân ile, ya İlmelyakîn veya Aynelyakîn veya Hakkalyakîn suretinde
          İtikad  ve  Tasdik  etmeleri;  Üstadları  olan  bu  Zâtın,  Derece-i
          Hakkaniyet ve Sâdıkıyetini güneş gibi gösterdiğini gördü.

              A l t ı n c ı s ı : Bu Zâtın Ümmîliğiyle beraber; getirdiği Hakaik-ı
          Kudsiye ve ihtira ettiği Ulûm-u Âliye ve keşfettiği Mârifet-i İlâhiyyenin
          Dersiyle ve Tâlimiyle, Mertebe-i İlmiyede en yüksek makama yetişen
          milyonlar  Asfiya-i  Müdakkikîn  ve  Sıddıkîn-i  Muhakkikîn  ve  dâhî
          Hükema-i  Mü’minîn,  bu  Zâtın  Üssül-Esas  Dâvası  olan  Vahdaniyeti
          kuvvetli  Bürhanlariyle  bil'ittifak  isbat  ve  tasdik  ettikleri  gibi;  bu
          Muallim-i Ekberin ve bu Üstâd-ı Âzamın Hakkaniyetine ve Sözlerinin
          Hakikat  olduğuna  ittifak  ile  şehadetleri,  gündüz  gibi  bir  Hüccet-i
          Risâleti ve Sâdıkıyetidir. Meselâ Risale-i Nur, yüz parçasiyle, bu Zâtın
          Sadâkatının bir tek Bürhanıdır.

              Y e d i n c i s i : Âl ve Ashab namında, ve nev-i beşerin Enbiyadan
          sonra Feraset ve Dirayet ve Kemalâtla en meşhuru, ve en muhterem ve
          en nam-darı, ve en dindar ve en keskin nazarlı Taife-i Azîmesi, kemâl-i
          merak ile ve gayet dikkat ve nihayet ciddiyetle bu Zâtın bütün gizli ve
          aşikâr  Hallerini   ve   Fikirlerini   ve   Vaziyetlerini   taharri   ve   teftiş
          ve  tedkik   etmeleri   neticesinde;   bu  Zâtın,   dünyada   en   sâdık   ve
   123   124   125   126   127   128   129   130   131   132   133