Page 126 - Risale-i Nur - Şualar
P. 126
128 ŞUÂLAR
gibi; Nakl-i Kat'î ile ve bir kısmı tevatür ile yüzer Mu'cizatın Onun
Elinde zâhir olmasıdır. Bu Mu'cizattan üçyüzden ziyade bir kısmı,
Ondokuzuncu Mektub olan Mu'cizat-ı Ahmediye (A.S.M.) namındaki
Harika ve Kerametli bir Risalede kat'î delilleriyle beraber beyan
edildiğinden, onları Ona havale ederek, dedi ki: Bu kadar Ahlâk-ı
Hasene ve Kemâlatla beraber, bu kadar Mu'cizat-ı Bâhiresi bulunan
bir Zât (A.S.M.), elbette en doğru sözlüdür. Ahlâksızların işi olan
hileye, yalana, yanlışa tenezzül etmesi kabil değil.
İ k i n c i s i : Elinde, bu Kâinat Sahibinin bir Fermanı bulunduğu
ve o Fermanı, her asırda üçyüz milyondan ziyade İnsanların kabul ve
tasdik ettikleri ve O Ferman olan Kur'ân-ı Azimüşşan'ın, yedi vecihle
Harika olmasıdır. Ve bu Kur'an'ın, kırk vecihle Mu'cize olduğu ve
Kâinat Hâlikının Sözü bulunduğu kuvvetli delilleriyle beraber Yirmi-
beşinci Söz ve Mu'cizat-ı Kur'âniye namlarındaki Risâle-i Nur'un bir
Güneşi olan meşhur bir Risalede tafsilen beyan edilmesinden, onu,
Ona havale ederek dedi: Böyle Ayn-i Hak ve Hakikat bir Fermanın
Tercümanı ve Tebliğ edicisi bir Zâtta (A.S.M.), Fermana cinayet ve
Ferman Sahibine hıyanet hükmünde olan yalan olamaz ve bulunamaz.
Ü ç ü n c ü s ü : O Zât (A.S.M.), öyle bir Şeriat ve bir İslâmiyet ve
bir Ubudiyet ve bir Dua ve bir Davet ve bir Îmân ile meydana çıkmış
ki; onların ne misli var ve ne de olur. Ve onlardan daha mükemmel, ne
bulunmuş ve ne de bulunur. Çünki Ümmî bir Zâtta (A.S.M.) zuhur
eden o Şeriat, ondört asrı ve nev'-i beşerin humsunu, âdilâne ve
Hakkaniyet üzere ve müdakkikane hadsiz Kanunlariyle idare etmesi
emsâl kabul etmez.
Hem, Ümmî bir Zâtın (A.S.M.) Ef'al ve Akvâl ve Ahvalinden
çıkan İslâmiyet, her asırda, üçyüz milyon İnsanın Rehberi ve Mercii ve
Akıllarının Muallimi ve Mürşidi ve Kalblerinin Münevviri ve
Musaffisi ve nefislerinin Mürebbisi ve Müzekkisi ve Ruhlarının
Medar-ı İnkişafı ve Mâden-i Terakkiyatı olması cihetiyle, misli olamaz
ve olmamış.
Hem, Dininde bulunan bütün İbâdâtın bütün envaında en ileri
olması ve herkesten ziyade Takvada bulunması ve Allah'dan korkması
ve fevkalâde daimî Mücahedat ve dağdağalar içinde tam tamına
Ubudiyetin en ince Esrarına kadar müraat etmesi ve hiç kimseyi
taklid etmiyerek ve tam mânasiyle ve mübtediyane fakat en