Page 251 - Risale-i Nur - Şualar
P. 251
BU ONUNCU MES'ELEYE BİR HÂTİME OLARAK İKİ HAŞİYE
B i r i n c i s i : Bundan (*) oniki sene evvel işittim ki, en dehşetli ve
muannid bir zındık Kur'ana karşı sû'-i kasdını tercümesiyle yapmağa
başlamış ve demiş ki: "Kur'an tercüme edilsin, tâ ne mal olduğu
bilinsin." Yani, lüzumsuz tekraratı herkes görsün ve tercümesi Onun
yerinde okunsun diye dehşetli bir plân çevirmiş. Fakat Risale-i Nur'un
cerhedilmez hüccetleri kat'î isbat etmiş ki: Kur'anın hakikî tercümesi kabil
değil ve lisan-ı nahvî olan Lisan-ı Arabî yerinde Kur'anın meziyetlerini ve
nüktelerini başka lisan muhafaza edemez ve herbir Harfi, on adedden bine
kadar Sevab veren Kelimat-ı Kur'aniyenin mu'cizane ve cem'iyetli
Tabirlerinin yerini, beşerin âdi ve cüz'î tercümeleri tutamaz, Onun yerinde
Câmilerde okunmaz diye Risale-i Nur her tarafta intişarıyla o dehşetli plânı
akîm bıraktı. Fakat o zındıktan ders alan münafıklar, yine şeytan hesabına
Kur'an güneşini üflemekle söndürmeğe ahmak çocuklar gibi ahmakane ve
divanecesine çalışmaları sebebiyle, bana gayet sıkı ve sıkıcı ve sıkıntılı bir
halette bu Onuncu Mes'ele yazdırıldı tahmin ediyorum. Başkalar ile
görüşemediğim için hakikat-ı hali bilmiyorum.
H â t i m e d e n İ k i n c i H a ş i y e : Denizli hapsinden
tahliyemizden sonra meşhur Şehir Oteli'nin yüksek katında oturmuştum.
Karşımda güzel bahçelerde kesretli kavak ağaçları birer Halka-i Zikir
tarzında gayet latif tatlı bir surette hem kendileri, hem dalları, hem
yaprakları, havanın dokunmasıyla cezbedarane ve cazibekârane hareketle
raksları, Kardeşlerimin müfarakatlarından ve yalnız kaldığımdan hüzünlü
ve gamlı Kalbime ilişti. Birden güz ve kış mevsimi hatıra geldi ve bana bir
gaflet bastı. Ben, o kemal-i neş'e ile cilvelenen o nazenin kavaklara ve
Zîhayatlara o kadar acıdım ki, gözlerim yaş ile doldu. Kâinatın süslü
perdesi altındaki ademleri, firakları ihtar ve ihsasıyla Kâinat dolusu
firakların, zevallerin hüzünleri başıma toplandı. Birden Hakikat-ı
Muhammediyenin (A.S.M.) getirdiği Nur, imdada yetişti. O hadsiz
hüzünleri ve gamları, sürurlara çevirdi. Hattâ o Nurun, herkes ve her Ehl-i
İman gibi benim hakkımda milyon Feyzinden yalnız o vakitte, o vaziyete
temas eden imdad ve tesellisi için Zât-ı Muhammediyeye (A.S.M.) karşı
ebediyen minnetdar oldum. Şöyle ki: Ol nazar-ı gaflet, o mübarek
nazeninleri; vazifesiz, neticesiz, bir mevsimde görünüp, hareketleri
neş'eden değil belki güya ademden ve firaktan titreyerek hiçliğe
düştüklerini göstermekle,
--------------------------------------------------------
(*) Bu Risalenin Te'lifinden oniki sene evvel