Page 312 - Risale-i Nur - Şualar
P. 312

314                                                                                                                                    ŞUÂLAR

          gizli İnayetin bir latif zarafetidir ki, bütün buraya gelen Risale-i Nur Tale-
          belerine "Hocalar" namı verilmiş. Herkes lisanında "Hocalar.. Hocalar"
          diye hürmetle yâdediyorlar. Bu zarafet içinde latif bir işaret var ki; bu hapis
          Medreseye döndüğü gibi, Risale-i Nur Şakirdleri dahi birer müderris, mual-
                                                                         ِ
          lim  ve  sair  hapishaneler  de  bu  Hocaların  sayesinde  ٌللّا ٌ ءآَش ٌ نا  birer
                                                                        ْ َ
                                                              ه ٰ
                                                                  َ
          Mekteb hükmüne geçeceklerdir.

                                          * * *
              Kardeşlerim!

              Bunun  gibi  Teselliye  dair  evvelce  yazılan  küçük  Mektublar  arasıra
          okunsa  ve  Meyve'nin  hususan  âhirleri  beraber  mütalaa  edilse  ve hatıra
                                                                     ِ
                                                             ا
                                                           ٌ
                                                           للّ
          gelen  Risale-i Nur'un  mes'eleleri   müzakere   olsa,    ٌ ٌ ءآَش ٌنا   Talebe-i
                                                                    ْ َ
                                                               َ ٰ
                                                           ه
          Ulûmun Şerefini kazandırır. İmam-ı Şafiî (K.S.) gibi büyük Zâtlar, "Tale-
          be-i Ulûmun hattâ uykusu dahi İbadet sayılır" diye ziyade ehemmiyet
          vermişler.  Böyle  medresesiz  bir  zamanda,  böyle  azab  yerlerde,  böyle
          yüksek  Talebelik  yüzünden  yüz  sıkıntı  da  olsa  aldırmamalı  veyahut
                  ِ
          اهزمحَاٌرومهلْاٌ ٌ يرخ deyip o meşakkatler yüzünden ferahla gülmeliyiz.
                           َ
                    ه
          َ ه َ ْ
                         ه ْ
          Amma fakir arkadaşların çoluk ve çocuk ve idare ciheti ise; musibette
          kendinden ziyade musibetliye ve Nimette daha noksaniyetliye bakmak
          Kaide-i  Kur'aniye  ve  İmaniye  ve  Nuriyeye  binaen,  yüzde  seksen
          adamdan daha  ziyade rahattırlar. Şekvaya hiç hakları olmadığı gibi,
          seksen derece bir Şükür üstüne haktır. Hem burada kısmetimizi almak,
          yemek; Kader-i İlahî tayin etmişti. Adalet-i Rahmet bizi toplattırdı, çoluk
          çocuk  Rezzak-ı  Hakikîlerine  emanet  edildi,  muvakkaten  o  nezaret
          vazifesinden mezuniyet verdi. Nasılki bir gün bütün bütün elini çektirecek,

                                              ۪
          azledecek.. Madem Hakikat budur,   ٌك ٌ وْلا ٌمع ِ ٌ نوٌ ٌ للّاٌانبسح deyip Teslim
                                             ي
                                           ٌ
                                           ل
                                            ه
                                                   َ
                                               َ
                                                                 َ
                                                        ه ٰ َ ْ
                                                            َ ه ْ
          ile şükretmeliyiz.

                                          * * *

              Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

              Ben  gerçi  sizinle  suretâ  görüşemiyorum,  fakat  sizin  yakınınızda  ve
          beraber   bir   binada  bulunduğumdan  çok   bahtiyarım   ve   müteşekkirim
   307   308   309   310   311   312   313   314   315   316   317