Page 316 - Risale-i Nur - Şualar
P. 316
318 ŞUÂLAR
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Meyve Risalesi çok ehemmiyetli ve çok kıymetlidir. Ümid ederim, bir
zaman büyük Fütuhat yapacak. Sizler tam kıymetini anlamışsınız ki, bu
Dershaneyi Derssiz bırakmadınız. Ben kendi hesabıma derim: Bu kadar
zahmet ve masrafımızın meyvesi; yalnız bu Risale ve Müdafaa Risalesi ve
sizler ile beraber bir yerde bulunmak dahi olsa; o masraf, o zahmeti hiçe
indirir ve bu musibetin on mislini de çeksem yine ucuz düşer.
Çok tecrübelerle ve bilhassa bu sıkı ve sıkıntılı hapiste kat'î kanaatım
gelmiş ki: Risale-i Nur ile kıraeten ve kitabeten iştigal, sıkıntıyı çok
hafifleştirir, ferah verir. Meşgul olmadığım zaman o musibet tezauf edib
lüzumsuz şeylerle beni müteessir eder. Bazı esbaba binaen, ben en ziyade
Hüsrev'i ve Hâfız Ali, Tahirî'yi (R.H.) sıkıntıda tahmin ettiğim halde, en
ziyade Temkin ve Teslim ve Rahat-ı Kalb, onlarda ve beraberlerinde bu-
lunanlarda görüyordum. "Acaba neden?" der idim. Şimdi anladım ki; onlar
hakikî Vazifelerini yapıyorlar, malayani şeylerle iştigal etmediklerin-
den ve Kaza ve Kaderin vazifelerine karışmadıklarından ve enaniyet-
ten gelen hodfüruşluk ve tenkid ve telaş etmediklerinden, Temkin-
leriyle ve Metanet ve İtminan-ı Kalbleriyle Risale-i Nur Şakirdlerinin
yüzlerini ak ettiler, zendekaya karşı Risale-i Nur'un Manevî Kuvvetini
gösterdiler.
Cenab-ı Hak, Onlardaki nihayet Tevazu ve Mahviyette tam İzzet
ِ
ve Kahramanlık Seciyesini umum Kardeşlerimize teşmil ettirsin, ٌيمۤا!
َ
* * *
Kardeşlerim!
Gaflet ve dünyaperestlikten çıkan dehşetli bir enaniyet, bu zamanda
hükmediyor. Onun için Ehl-i Hakikat, -hattâ meşru bir tarzda dahi olsa-
enaniyetten, hodfüruşluktan vazgeçmeleri lâzım olduğundan, Risale-i
Nur'un hakikî Şakirdleri, buz parçası olan enaniyetlerini Şahs-ı Mane-
ِ
vîde ve havz-ı müşterekte erittiklerinden, ٌءآَش ٌنا bu fırtınada sarsıl-
ا للّ
ٌ
ْ َ
َ ٰ
ه
mayacaklar. Evet, münafıkların ehemmiyetli ve tecrübeli bir plânı; böyle
herbiri birer zabit, birer hâkim hükmündeki eşhası müşterek bir mes'elede
böyle kaçınmak ve birbirini tenkid etmek asabiyetini veren sıkıntılı
yerlerde toplattırır, boğuşturur, manevî kuvvetlerini dağıttırır. Sonra
kuvvetini kaybedenleri kolayca