Page 320 - Risale-i Nur - Şualar
P. 320

322                                                                                                                                    ŞUÂLAR


          mahkemeye  süngülü  neferat  ile  sevkimizi  düşündüm.  Şiddetli  bir  hiddet
          geldi.  Birden  Kalbe  ihtar  edildi  ki:  Hiddet  değil,  belki  kemal-i  iftiharla,
          şükür ve sevinçle bu vaziyeti karşılamak lâzımdır. Çünki Zîşuur ve hadd u
          hesaba gelmeyen Melek ve Ruhanîlerin ve İnsanlardan Ehl-i Hakikatın ve
          Ashab-ı  Vicdanın  ve  İman-ı  Tahkikî  Sahiblerinin  nazarlarında,  Hak  ve
          Hakikat ve Kur'an ve İman yolunda bu asra meydan okuyan bir Kahraman-
          lar  kafilesi  suretinde  görünüyorlar.  Bunların  teveccühü  ise  Rahmet-i
          İlahiyeyi ve Kabul-ü Rabbaniyeyi gösteren bu yüksek takdir ve tahsinlerine
          karşı,  mahdud  bir  kısım  serseri  ve  haylaz  ve  sefihlerin  tahkirkârane
          nazarlarının hiçbir ehemmiyeti olamaz. Hattâ bir gün hastalık için araba ile
          gittiğim zaman, çok ağırlık hissettim. Ve sonra sizin gibi elim bağlı beraber
          gittiğim vakit, büyük bir inşirah ve manevî  bir ferah hissettim. Demek o
          hal, bu Sırdan ileri gelmiş.

              Çok  defa  söylediğim  gibi  yine  tekrar  ediyorum  ki;  tarihte  Risale-i
          Nur  Şakirdleri  gibi  Hak  yolunda  pek  çok  Hizmet  eden  ve  pek  çok
          Sevab  kazanan  ve  pek  az  zahmet  çeken  görülmüyor.  Biz  ne  kadar
          meşakkat çeksek, yine ucuzdur.

                                          * * *


                                                ِ
                                             ِ
                                     ِ
                                                                   ِ ِ
                                                                        ِ
                                       ٍ
                               ِ
                        ِ ۪
                       ٌ ه ٌ دمح ِ ٌ ب ٌحب ٌ يٌَُّلاٌء َ شٌَن ٌ مٌناو ٌٌٌٌٌٌٌٌٌٌٌٌٌهناحبس ٌهم ٌ ساب
                         ْ َ
                                               ْ َ
                              ه
                                           ْ
                                َ ه
                                        ْ
                                                                      ْ
                                                           ه َ َ ْ ه
                               ِّ

              Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

              Bu musibetimizden kaçmak ve kurtulmak, iki cihetle kabil değildi:

              Birincisi:  Kader-i  İlahî  kısmetimizin  bir  kısmını  buradan  bize
          yedirmek için her halde gelecek idik. En hayırlısı bu tarzdır.

              İkincisi:  Aleyhimize  çevrilen  dolaptan  kurtulmak  imkânı  bulmadık.
          Ben  hissetmiştim,  fakat  çare  yoktu.  Bîçare  merhum  Şeyh  Abdülhakîm,
          Şeyh  Abdülbâki  kurtulamadılar.  Demek  bu  musibette  biz  birbirimizden
          şekva etmek; hem haksız, hem manasız, hem zararlı, hem Risale-i Nur'dan
          bir nevi küsmektir. Sakın sakın, Has Rükünlerin gösterdikleri faaliyeti bu
          musibete  bir  sebeb  görüp  onlardan  gücenmek  ise,  Risale-i  Nur'dan
          çekilmek ve Hakaik-i İmaniyeyi
   315   316   317   318   319   320   321   322   323   324   325