Page 399 - Risale-i Nur - Şualar
P. 399

ONDÖRDÜNCÜ  ŞUÂ                                                                                                             401


           o mana göz ile göründüğü ve tahakkuk ettiği gibi, Hadîsin mana-yı işarî
           tabakasının külliyetinde bir ferd olması bilmüşahede mu'cizane bir Lem'a-
           yı İhbar-ı Gaybîyi, bu asrın gözüne gösterdiğinden, hiç bir cihetle kabil-i
           inkâr ve itiraz olamaz. Hem o "bütün Rivayetler, mevzudur veya zaîftir"
           iddiacının demesi üç vecihle yanlış olduğu, cedvelde isbat edilmiş.

               Birisi: Bir milyon Hadîsi hıfzına alan İmam-ı Ahmed İbn-i Hanbel ve
           beşyüz  bin  Hadîsi  hıfzeden  İmam-ı  Buharî'nin cesaret edemedikleri  ve  o
           nefyin  isbatı  kabil  olmadığı  ve  bütün  Hadîs  Kitablarını  görmediği  ve
           Ümmetin ekseriyeti her asırda o Rivayetlerin manalarının zuhurlarını veya
           o küllînin bir ferdini görmesini bekledikleri ve Ümmetçe Telakki-i Bilkabul
           derecesine yakınlaşmış ve Ayn-ı Hakikat bazı nümune ve ferdleri meydana
           çıkıp  görüldüğü  halde,  o  Rivayetleri  külliyetle  inkâr  etmek  on  cihetle
           hatadır.

               İkinci Vecih:  Mevzu'dur  manası;  bu  Rivayet  an'aneli,  senedli  Hadîs
           değil demektir. Yoksa manası yanlıştır demek değildir. Madem Ümmette,
           hususan  Ehl-i  Hakikat  ve  keşf  ve  bir  kısım  Ehl-i  Hadîs  ve  Ehl-i  İçtihad
           kabul  edib  manalarının  vuku'larını  beklemişler.  Elbette  o  Rivayetlerin
           durub-u emsal gibi umuma bakan Hakikatları vardır.

               Üçüncü  Vecih:  Hangi  mes'ele  veya  Rivayet  var  ki;  meşrebleri,
           mezhebleri muhtelif Âlimlerin bir Kitabında ona itiraz edilmesin. Meselâ:
           İslâm içinde birkaç deccal geleceğine dair Rivayetlerden birisi bu Hadîs-i
           Şerif, sarih bir surette cengiz ve hülâgu fitnesinden haber verir.

                      ِ
                                                         ِ
                                                  ِ
                           ِ
                                                                   ِ
             ِ
                                     ِ

               لاجَّدلا    َ لٰا     ا اهمليُ     تّح     سابعْلا    ِ بَا     ِونص  ۪مّع   دْلو  ِ ِ      ف      ةفَلِخْلا     َلازت    نَل

                                                               ُ َ
                                                                            ْ َ َ
                                 ه َ
               َّ
                                                       َ
                                                 ْ
                                       َّ َ
                         َ ُ َ ُ

           Yani "Uzun zaman Hilafet-i Abbasiye devam edecek, sonra o saltanat
           deccal  eline  geçecek"  diye  beşyüz  seneden  sonra  İslâm  içine  bir  deccal
           gelecek, o Hilafeti bozacak gibi ki; eşhas-ı âhirzamandan çok Rivayetler
           haber verdikleri halde, mezhebi ayrı veya fikri müfrit bir kısım ehl-i içtihad
           kabul etmemişler, mevzu veya zaîftir demişler. Her ne ise.. şimdi bu uzun
           kıssayı kısa kesmeme sebeb, Risale-i Nur ile alâkadar ve Nurlara hücumun
           aynı zamanında zeminin hiddetini gösteren dört büyük zelzelenin Tevafuku
           gibi bu cevabı yazdığım aynı saatte burada iki şiddetli zelzele vuku buldu.
           Şöyle ki:

               Akşamda elime verilen ehl-i vukufun raporundaki ameliyat-ı cerrahi-
           yenin
   394   395   396   397   398   399   400   401   402   403   404