Page 400 - Risale-i Nur - Şualar
P. 400

402                                                                                                                                    ŞUÂLAR


          yaralarından elîm bir teessür ve temassızlıktan hazîn bir zahmetle kendim
          perişan  Kalemimle  yazmaktan  teellüm  hissederken,  iki  zelzelenin
          Tevafukudur. Evet sekiz ay tecrid ve sıkıntılar içinde en ziyade güvendiğim
          ve  raporlarıyla  imdadıma  yetişmelerini  beklediğim  Diyanet  Riyaseti
          dairesinden  gelen  raporu  akşamdan  aldım.  Bu  sabah  bildim  ki;  pek
          ehemmiyetsiz  şeylerle  imdadıma  değil,  belki  iddiacıya  yardım  ederek:
          "Geçen dört zelzeleler Nur'un Kerametlerindendir, Said demiş." dediklerini
          gördüm. Cedvelde yazdığım gibi: Nurlar, Sadaka-i Makbule misillü be-
          laların def'ine bir vesiledir, ne vakit Nurlara hücum edilse, musibetler
          fırsat bulup gelirler ve bazan da zemin hiddet eder, diye yazmağa niyet
          ederken  burada  iki  şiddetli  zelzele  (Haşiye)  beni  o  bahsi  yazmaktan
          vazgeçirdi. Onu bırakıp Üçüncü Noktaya geçiyorum.

              Ü ç ü n c ü   N o k t a : Ey müdakkik ve hakikatlı ve insaflı ehl-i
          vukuf Âlimlerimiz! Eskiden beri ehl-i ilim mabeyninde bir makbul âdet-i
          müstemirreye  binaen  yeni  Te’lif  edilen  güzel  Kitabların  âhirlerinde
          başkaların  o  Kitaba  medhiyeleri  ve  takrizleri  ve  mübalağane  ve  bazan
          müfritane senaları yazılıp neşredildiği ve Müellif kemal-i memnuniyetle o
          takrizcilere  minnettar  olduğu  ve  rakibleri  dahi  onu  hodfüruşlukla  ittiham
          etmedikleri halde, Nur'un bir kısım has ve hâlis Şakirdlerinin ve merhum
          Hasan Feyzi ve Şehid Hâfız Ali tarzında yazdıkları takrizleriyle aleyhime
          şiddetli  hücum  eden  pekçok  insafsız  muarızlara  karşı  aczime,  za'fıma,
          garibliğime,  kimsesizliğime  yardım  ve  Nurlara  muhtaçları  teşvik  fikriyle
          olan  medhiyelerini  bütün  bütün  reddetmediğimi  ve  şahsıma  aid  kısmını
          Nurlara çevirdiğimi bir hodfüruşluk telakki etmenizi kemal-i dikkatinize ve
          tahkikî ilminize ve şefkatkârane muavenetinize ve insafınıza yakıştırama-
          dığımdan müteessir oldum. Ve o medhiyeleri yazan sâfi arkadaşlarımın hiç
          siyaseti düşünmeyerek riyazî bir hesabla: "Mana-yı işarî külliyetinin bir
          mâsadakı ve cüz'î bir ferdi bu zamanda Risale-i Nur'dur." demelerine
          hata denilmez. Çünki, zaman tasdik ediyor. Haydi çok mübalağa veya hata
          dahi olsa, ilmî bir hatadır. Herkes kendi kanaatını yazabilir. Acaba Şeriatta
          oniki mezheb; hususan Hanefî,

                 ------------------
                 (Haşiye): Bu iki zelzele 18.9.1948 tarihine müsadif, Cum'a günü kuşluk vakti
          olmuştur. Afyon hapsinde Risale-i Nur talebeleri namına

                    Halil          Mustafa       Mehmed Feyzi         Hüsrev
   395   396   397   398   399   400   401   402   403   404   405